TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu, 22 Mart Dünya Su Günü dolayısıyla bir yazılı açıklamada bulundu.
Açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“İnsanlığın varlığını sürdürebilmesi için en önemli yaşam kaynağı tatlı sudur. Günümüzde küresel iklim değişikliği, insanların doğrudan sulara yanlış müdahaleleri ve kirletmeleri nedeniyle büyük su krizleri yaşanmaktadır. Bu krizlerin başlıcaları Afrika, Güneydoğu Asya, Latin Amerika ve Sahra çölünün güney kısmındadır. Bu bölgelerde suya erişimin zorluklarının yanında temiz içme suyuna erişim ise daha da büyük bir sorundur.
Su doğrudan eğitim, sağlık, yoksulluk gibi hayata dair her konuyu etkilemektedir. Temiz su daha az salgın hastalık, hastalıklar için ilaçlara ve tedavilere daha az para harcamak yani eğitim için daha çok kaynak ayrılabilmesi demektir.
İklim değişikliği nedeniyle sıcak ve kurak yılların yaşanacağı öngörülmektedir. Su kaynaklarımız beklenenden önce tükenebilir. Önümüzdeki yıllarda nüfusun da artmaya başlamasıyla suyun yetersiz kalması öngörülmektedir. Araştırmalara göre; 2050’de dünya nüfusunun 9,3 milyar olması ve 60 ülkede 7 milyar insanın su kıtlığı çekmesi beklenmektedir.
Sanayi artışı, teknolojik gelişme ve kentleşme ile artan nüfus dünyada son 60 yılda su tüketimin %400 artmasına sebep olmuştur. 1,3 milyar insanın içme, 1,7 milyar insanın kullanma suyu sorunu bulunmaktadır.
Dünyanın %70’i sularla kaplı olmasına karşın %3’ü tatlı sudur. Ancak bunun da %2’isini buzullar oluşturmaktadır. 145 ülke sınırı aşan su sistemlerinin kullanmakta, 263 nehir havzası en az iki ülke tarafından paylaşılmaktadır.
Bilinçsizce tüketimle Türkiye su fakiri ülke adayı haline gelmiştir. Türkiye, suyun %75’ini tarımda kullanmaktadır. Sulara karışan endüstriyel ve kimyasal atıklar büyük tehdit oluşturmaktadır. Suyumuzun bugünden korunması geleceğimiz için en hayati adımlardan birisidir. Ayrıca küresel çapta yaşadığımız koronavirüs salgını gibi gelecekte de temasla bulaşan hastalıkların kontrolü su sorunları yaşayan toplumlarda giderek güçleşecektir. Hiçbir ekonomik meta suyun yerini alamaz.
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri çerçevesinde tüm ülkeler, 2030 yılına kadar küresel çapta arıtmaya tabi tutulmayan atık su oranının yarıya indirilerek güvenli biçimde geri kullanımını tamamlamalı, yeraltı barajları inşaları sürmeli, tarımda damla sulama yöntemleri yaygınlaştırılmalı, sanayide geri dönüşümlü su kullanılması gerekmektedir ve suyun kirlenmesini önleyici politikalar hayata geçirilmelidir.”