TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu, 5 Haziran Dünya Çevre Günü dolayısıyla bir yazılı açıklamada bulundu.
Açıklama şu şekildedir:
“Kovid-19 küresel salgını ile birlikte yaşam biçimi ve alışkanlıklarda değişikler oldu. Toplum sağlığını korumaya yönelik ‘tam koruma’ dönemi ile birlikte üretimin yavaşlaması hatta bazı sektörlerde durma noktasına gelmesi bazı gelişmeleri de beraberinde getirdi. Özellikle fosil yakıt bazlı kaynaklardan elde edilen birincil enerji ile yapılan üretim, ulaşım, tüketim gibi ekonomik faaliyetlerin aslında havaya, suya ve toprağa ne kadar zarar verdiği daha belirgin oldu.
Çevre sorunları tüm yaşamımızı ve geleceğimizi etkilemektedir. Orman yangınları, seller, kuraklıklar, olağanüstü hava olayları, kutuplarda buzulların erimesi, okyanusların ısınması, mevsimlerin kayması vb. durumlar insanların sera gazlarıyla atmosferi, diğer atıklarıyla suyu ve toprağı kirletmeleri sonucu meydana gelmektedir. İklim değişikliği; mülteci krizlerine yol açan sebeplerden biri olabiliyor, politik huzursuzluk çıkarabiliyor, gıda güvenliğini bozabiliyor.
İklim değişikliğiyle mücadele edilmesi bir anlamda birçok sorunun çözümüne katkı sağlayacaktır.
İklim sorunlarının çözümü, küresel iş birliği yanı sıra bölgesel ve yerel uygulamalar sonucu mümkün olacaktır. Burada bireysel çözüm biçimleri de etkili olacaktır. Bireyler davranışların değişmesi ile birlikte, örneğin toplu taşıma araçlarının kullanılmasının tercih edilmesi, çöplerin ayrıştırıp atılması ve daha az plastik kullanmak gibi tercihler bu durumu değiştirecektir. Sürdürülebilir tüketim modelinin her alanda geliştirmesi önemli değişiklikleri de beraberinde getirecektir.
Bireysel davranış değişiklikleri önemli olmakla birlikte, temel çözüm sanayi ve ulaşımda alınacak tedbirler ile hayat bulacaktır. Uygulanan neo-liberal ekonomik politikaların bir sonucu olan aşırı kâr hırsı, karbon bazlı sanayileşme ve ulaşım sistemleri yaşanan iklim krizinin başat sebeplerdendir.
Yeni teknolojik üretim ve dağıtım yöntemleri ile yenilenebilir enerji kaynakları kullanımının yaygınlaştırılması gündemde öncelikli bir yer almalıdır. Yeşil işler ve yeni ekonomi ile birlikte yeni istihdam alanları da mümkün olacaktır.
Ulusal ve uluslararası hukukun çevre gerçeğiyle uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Çevre ve doğa bize olduğu kadar bizden sonra gelen nesillerin de içine doğacağı yerlerdir.
Yeşil bir dünya isteniyorsa, başta gelişmiş ülkeler olmak üzere, uluslararası işbirliğinin geliştirilmesi gerekmekte ve birlikte sorumluluk üstlenilmelidir. Çevre sorunları, bir maliyet unsuru olarak algılanıp ertelenemez. Gelişmekte olan ülkelere ‘sanayi artıkları’ ihraç edilip sorumluluktan kurtulmak söz konusu olamaz.
Yaşam kalitesinin arttırılması, ancak temiz bir çevre ve doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ile mümkündür. Kimse geride bırakılamaz. Yoksulluğun azaltılması, açlığın tamamen ortadan kaldırılması, eşitsizliklerin ortadan kaldırılması için mücadele kesintisiz sürmelidir. İklim değişikliğine karşı mücadele aynı zamanda kaynakların adil bölüşümü temelinde olmalıdır. Yaşama ve çalışma koşullarının insancıl hale getirilmesi, iş ortamının işçi sağlığı ve güvenliğine uygun olması bu çerçevede ele alınmalıdır.
TÜRK-İŞ Konfederasyonu olarak ‘daha temiz ve daha yeşil bir dünya özlemiyle’ 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü kutlarız.”