Türkiye işçi delegesi ve TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY, 08 Haziran 2021 Salı günü Uluslararası Çalışma Örgütü’nün 109. ILO Konferansı’na hitaben çevrim içi bir konuşma gerçekleştirdi.
Pandemi nedeniyle geçen yıl gerçekleştirilemeyen 109. Uluslararası Çalışma Konferansı bu yıl çevirim içi olarak; "Kovid19 ve İnsan Odaklı İyileşme" gündemiyle toplandı. Gerçekleştirilen Konferansa çalışan kesimi temsilen Türkiye İşçi Delegesi olarak TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY katıldı. ATALAY’ın Konferansa yaptığı konuşma şu şekildedir:
“Değerli Başkan, Değerli Katılımcılar, pandemi, halk sağlığını ve ekonomileri alt üst etmiştir.
Çalışma hayatında çözüm bekleyen sorunlar birikmiştir. Sendikaların uyarılarını sürekli görmezden gelerek bu zorlu dönemi atlatmak mümkün değildir. Esnek ve güvencesiz, sendikasız çalışmayı dayatan, kemer sıkma politikalarıyla sorunlara çözüm bulunamaz.
Sosyal devletin güçlendirilmesi gerekmektedir. Hayat boyu eğitim, asgari ücret, çalışma koşulları ve fazla çalışma saatleri, eşit işe eşit ücret ilkesi, iş sağlığı ve güvenliği alanındaki düzenlemeleri göz ardı eden ülkeler, en fazla iş kayıplarına ve ekonomik tahribata uğramıştır.
Oysa örgütlenme, toplu pazarlık hakları ve sosyal diyalogu önemseyen ülkeler sorunların çözümünde daha başarılı olmuşlardır.
Genel Direktörün raporu, birikmiş tüm sorunlarımıza değinmektedir. Raporun çizdiği yol haritası taraflara rehber niteliğindedir.
Herkese insan onuruna yakışır iş ve sosyal adalet gündemi çerçevesinde çalışma hayatının geleceğine önemli katkıları olacaktır.
Üyelerimizin ve tüm emekçilerin sağlığını, güvenliğini sağlamak, iş ve gelirlerini korumak için çalıştık.
Sendikalı işyerlerinde virüse maruz kalan veya zarar gören işçilerin sayısı diğer işyerlerine göre çok düşük sayıda kaldı. Ülkemde iş kazasına uğrayan işçiler için de benzeri bir durum söz konusudur.
Daha kırılgan ve savunmasız olan sendikasız işçiler, kayıt dışında çalışanlar, göçmenler, kadınlar ve gençler bu süreçte en çok mağduriyet yaşayan kesimler olmuştur.
Benim ülkemde de iş ve gelir kaybına uğrayan kesimler için koruyucu tedbirler alınmıştır. Ancak, bu yardım ve destekler ihtiyacın gerisinde kalmıştır. En gelişmiş ülkelerde dahi yaşanan zafiyetler, "sosyal devletin" daha güçlü bir şekilde yeniden inşa edilmesi gerektiğini ortaya koymuştur.
Dünyada 700 milyon kişi gece yatağa aç girmektedir. İklim değişikliği görmek durumundayız. Yaklaşık 700 milyon insan 43 ülkede su kıtlığı yaşamakta, 2 milyar insan ise temiz içme suyuna erişememektedir.
Ekonomileri yıkan ve sosyal yaşamı dönüştüren böyle bir salgın durumunda bile sağlık hizmetlerine ve aşıya erişemeyen, sosyal korumadan mahrum kalan milyonlarca kişi, hepimiz için utanç kaynağıdır.
Her türlü sağlık riskine rağmen, üretim ve yaşam emekçilerin büyük özverisiyle devam etmiştir.
Emekçilerin sağlıklı ve güvenli koşullarda çalışmalarını sağlamak zorundayız.
Örgütlenme, toplu pazarlık, grev ve diğer haklar hiçbir ayırım, kısıtlama veya baskı olmadan özgürce kullanılmalıdır.
Salgın döneminde zorunlu uygulanan evden çalışma ve diğer esnek çalışma biçimlerinin, yaygınlaşarak kalıcı hale gelmesini sakıncalı buluyoruz.
Değerli Katılımcılar, Dünyanın büyük bir bölümünde insanlar aşıya erişemiyor. Artık ölümleri durdurmak, ekonomileri ayağa kaldırmak, kaybedilen iş ve gelirleri geri kazanmak ve artan yoksulluğun önüne geçmek için insan odaklı bir yapı inşa etmek ve geleceğimizi yeniden şekillendirmek durumundayız.
Ancak, uluslararası dayanışma olmadan bu mümkün değildir. Başta ABD ve AB ülkelerine sesleniyorum. İnsan haklarını politikalarının merkezine koyduklarını söyleyen ülkelere ve uluslararası topluma sesleniyorum.
Herkese aşı ve tedaviye eşit erişim imkanı sağlamak için elinizden geleni yapın.
Filistin'de son olaylarda 70 çocuk, 35 kadın öldürüldü. Bu insanlık dramını durdurun.
Suriyeli göçmenler ve yardıma muhtaç tüm insanlar konusunda sorumluluk üstlenin. Türkiye 4 milyonu ülkemizde olmak üzere toplam 9 milyon Suriyeliye insani yardımda bulunmaktadır.
Bölgemizdeki terörden çıkar bekleyen, destekleyen, 20 bin TIR silah gönderen, para veren devletler bulunmaktadır. Bölgeyi istikrarsızlığa, kaosa sürüklemeyi amaç edinen ve aslında birbirinden farklı olmayan terör örgütlerine hep birlikte karşı çıkılmalıdır. Bu terör örgütlerine karşı en büyük mücadeleyi Türkiye vermiştir. Bunu muhataplarımız iyi bilmektedir.
Konferansın başarılı olmasını temenni eder, hepinize teşekkür ederim.”