“50 BİN KİT ÇALIŞANI İÇİN TAKİPTE OLACAĞIZ” “ÇALIŞANLAR YENİ YILA BURUK GİRİYOR”
Kuruluşumuzun 65. Yılında TÜRK-İŞ Topluluğu olarak toplumun her kesimini ilgilendiren Taşeron İşçilik, Geçici İşçilik, Asgari Ücret, Gelir Vergisi, Sendikal Örgütlenme, İş Sağlığı ve Güvenliği gibi büyük önem arz eden çalışma hayatının önemli konularını, çalışanlar adına gündeme getirmeye ve takipçisi olmaya devam edeceğiz.
2017 yılını acısıyla tatlısıyla geride bırakıp yeni ümitler ve beklentilerle 2018 yılını karşılamaya hazırlanıyoruz. TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu olarak 2017 yılında çalışma hayatının en önemli sorunlarından taşeron ve geçici işçilik, gelir vergisi, asgari ücret, sendikal örgütlenme ve iş sağlığı güvenliği konularını gündeme taşıyarak yoğun mesai harcadık. 2017 yılının nihayete erdiği bu günlerde taşeron işçilerin kadroya girmesindeki 10 yıllık emeğimizin karşılık bulmasından dolayı memnuniyet içerisindeyiz. Ancak hükümet tarafından ifade edilen 1 milyon taşeron işçinin kadroya alınması, maalesef ki kadroya alınmayan 50.000 kişinin gölgesinde kaldı. TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu olarak, 2018 yılında da taşeron işçilik meselesini kamuoyunun gündemine getirmeye ve 50.000 kişi kadroya girene kadar kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz. 5 ay 29 gün süre ile çalışan geçici işçilerin çalışma süreleri yeni düzenleme ile 9 ay 29 güne yükseltildi. Bunu olumlu bir gelişme olarak değerlendirmekle beraber talebimiz geçici işçilerin kadroya alınması veya 12 ay üzerinden çalışmalarıdır.
Yıl içerisinde yaptığımız TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu Toplantılarının en önemli gündem maddelerinden birini de sendikal örgütlenme konusu oluşturdu. Eğitim- Öğretim müfredatında “Sendikacılık” “ Örgütlü Toplum” “ gibi derslerin yer alması hem gençlerimizin bilinçlenmesinde hem de çalışma hayatı açısından oldukça etkili olacağını inanıyoruz. Üzülerek ifade ediyoruz ki, bazı sendika yetkilileri illerde, belediyelerde, kamu kuruluşlarında 'Biz hükümetin sendikasıyız, bizim sendikamıza üye olmanız gerekiyor, üye olmazsanız kadroya geçemezsiniz' gibi söylemlerde bulunuyorlar. Bu söylem akıl tutulmasıdır ve akıllı bir söylem değildir. Bu tür söylemlerde bulunanların da söylemlerinin yalan olduğu açık ve net bir şekilde ortadadır. İşçinin sendikası olur, ülkenin sendikası olur. Hiçbir belediyenin, siyasi partinin, patronun sendikası olmaz. Olursa da onun adı sendika olamaz. Ülkemizde her birey istediği takımı tutuyor, istediği partiye oy veriyorsa, istediği sendikaya da üye olma hakkına sahiptir. Örgütlü toplum katılımcı demokrasinin vazgeçilmezidir. Konfederasyon olarak sendikal örgütlenmenin önündeki engeller ve çözüm önerileri ile ilgili 2018 yılı içerisinde de çalışmalarımız hız kesmeden devam edecektir.
TÜRK-İŞ olarak meslek hastalıklarına dikkat çekerek başta slikozis hastalığı olmak üzere işçilerimizin yaşadığı meslek hastalıklarını kamuoyu gündemine daha sık getirilmesini ve farkındalık oluşturulmasını, Çalışma Bakanlığı, sendikalar ve işyerlerinin daha duyarlı olması gerektiğini ifade ediyoruz. 2017 yılı içerisinde Konfederasyonumuzun düzenlediği iş sağlığı ve güvenliği seminerlerimizde meslek hastalıkları ile ilgili eğitimler verdik. Ayrıca bir gıda terörü olarak gördüğümüz nişasta bazlı şeker (NŞB) kotasının Türkiye’de çok yüksek olduğunu dile getirip kotanın bir an önce dünya standartlarına inmesini talep ettik.
Türkiye’nin çeşitli illerinde iş sağlığı ve güvenliği eğitim seminerleri düzenledik. 2017 yılı içerisinde eğitime katılıp sertifika alan kişi sayısı 2277’dir. TÜRK-İŞ’in her sene bir üniversite ile ortaklaşa düzenlediği Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Kongresi’nin 18.sini Uludağ Üniversitesinde gerçekleştirdik.
Ülkemizde, kadınlarımızın hayatın her alanında kendini gösteren sorunları vardır. Kayıt dışı istihdamın en önemli kaynağını kadınlar oluşturmaktadır. İşgücü piyasasında “ucuz emek” ve “yedek iş gücü” kavramları en çok kadın işçilerde kendini göstermektedir. Kadınlara yönelik sorunların çözümünde, Anayasal ve yasal düzenlemelerin “istisnasız” ve “ama”sız uygulanması önemli rol oynayacaktır. Ülkemizde maalesef ki artarak devam eden kadına yönelik şiddet ve sözde namus adına işlenen kadın cinayetlerinin önüne geçilememiştir. Konfederasyon olarak Kadına yönelik şiddete “DUR” denilmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını istiyoruz.
Çocuk işçiliği sorunu gelişmekte olan tüm ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de büyük bir sorundur. Sebebi her ne olursa olsun çocukların erken yaşta çalıştırılmaları; çocukların çocukluklarını yaşayamamalarına, eğitimden uzaklaşmalarına, fiziksel ve ruhsal gelişimlerinin olumsuz etkilenmesine yol açmaktadır. Çocuk işçiliği, yoksulluk ve güvencesizlik zemininde yükselen istihdam stratejilerinin yapısal olarak ürettiği bir sonuçtur. Bu nedenle çocuk işçiliği ile mücadele bu strateji ile mücadeleden geçmektedir. Başta devletimiz olmak üzere ilgili her kurum ve kuruluş üzerine düşeni yaparak kısa vadede olmasa bile uzun vadede sorunun çözümüne önemli katkılar sağlayacaktır.
2018 yılının çalışma hayatı açısından verimli ve insan onuruna yaraşır iş koşulları ile sendikal hak ve özgürlüklerin tüm çalışanlar açısından erişilebilir bir yıl olmasını temenni ediyoruz. Başta TÜRK-İŞ ailesi olmak üzere yeni yılın milletimize, ülkemize, bu güzel vatanımızı bizler için koruyan polisimize, askerimize çalışanlarımıza, kadınlarımıza, çocuklarımıza, huzur ve mutluluk getirmesini diliyoruz.