29. İş Sağlığı ve Güvenliği haftası programının açılışı 4 Mayıs 2015 tarihinde saat 10:00’da Ankara’da gerçekleştirildi.
Açılışa Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlı Faruk Çelik’in yanı sıra milletvekilleri, işçi ve işveren konfederasyonlarının başkan ve yöneticileri, Uluslararası Çalışma Örgütü Türkiye Direktörü, Bakanlık Bürokratları ve mensupları katıldı.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kasım Özer’in konuşmanın ardından TÜRK-İŞ Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar bir konuşma gerçekleştirdi.
Geçtiğimiz yıl başta Soma ve Ermenek maden ocağında yaşanan facialarda yaşamını yitiren maden işçilerimiz olmak üzere İş kazalarında hayatını kaybeden tüm işçileri anarak konuşmasına başlayan Alemdar şu ifadeleri kullandı:
Yaşanan iş kazaları; ağır ihmalin, emek maliyetini düşük tutarak rekabeti ve karlılığı sağlamanın, eğitimsizliğin, denetimsizliğin, yaptırım eksikliğinin sonucudur. İş sağlığı ve güvenliği sorunları ve çözüm yolları, bir sistem bütünlüğü içinde ele alınmalıdır.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu 2012 tarihinde yürürlüğe girdi.
Böylece ilgili düzenlemeler tek bir kanun kapsamına alındı. Bu zamana kadar iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili ilk kanun olması bakımından bu kanun önem taşımaktadır. Ancak mevzuattaki eksiklikler ile uygulamada karşılaşılan sorunlar nedeniyle, işçi sağlığı ve güvenliği alanındaki sıkıntılar sona ermedi. İş sağlığı ve güvenliği sisteminin etkin işlemesi konusunda pratikte çeşitli sorunların yaşandığını görüyoruz.
Kazaların yaşandığı işyerlerinde yapılan inceleme sonuçlarına bakıldığında, bazı ortak noktaların tespit edildiği görülmektedir. İş kazalarının bir kısmı “kaçınılmaz” olarak kabul edilebilir. Ancak meydana gelen iş kazalarının yüzde 97’si önlenebilir niteliktedir.
Yaşanan kazaların nedeni araştırıldığında tespit edilen benzerlikler dikkati çekmektedir:
Risk değerlendirmesi yapılmaması, Taşeronluk/alt işverenlik uygulaması, Üretim zorlaması, Geçmiş kazalardan ders alınmaması, Ekipmanlarla ilgili sorunlar, Denetim eksikliği veya yetersizliği, Mevzuat uygulamasındaki eksiklikler, Kamu birimleri denetimlerinin etkinsizliği, Mesleki eğitim ve iş güvenliği kültürü noksanlıkları,
Sorunların temeline inildiğinde, toplumda ve daha dar manada çalışanlar arasında iş sağlığı ve güvenliği talebinin yeterli seviyede olmadığı,
İş talebinin sağlık ve güvenlik talebinden çok önde geldiği anlaşılmaktadır.
Yaygın işsizlik ve yoksulluk şartlarında, “insana yakışır iş” yerine “şartları ne olursa olsun bir iş” ön plana çıkmaktadır.
Bu nedenle, bilinçlendirme çalışmaları ile iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin talep eksikliğinin giderilmesi sağlanırken iş güvencesinin ön planda tutulması gerekmektedir.
Kamuoyunda iş sağlığı ve güvenliği konusunda farkındalık yaratılması ve gerekli tedbirlerin alınabilmesi, ancak bu yaklaşım çerçevesinde yürütülecek etkin faaliyetlerle mümkün olabilecektir. Ülkemizin bu temel sorununun çözümünde ve bu etkin faaliyetlerin oluşturulmasında, sosyal taraf olarak bu konudaki sorumluluğumuzun bilincindeyiz, üzerimize düşeni yapmaya hazırız.”
Eyüp Alemdar’ın ardından Konfederasyon başkanları açış konuşmalarına devam ettiler.