KIDEM TAZMİNATINDA GERİYE GİDİŞ KABUL EDİLEMEZ.
TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY, 3 Ekim 2013 tarihinde Anadolu Ajansı ve ATV televizyonuna yaptığı açıklamada, çalışma hayatının güncel sorunlarını değerlendirdi.
Kıdem tazminatına ilişkin girişimlerin işçi kesimini rahatsız ettiğini belirten Atalay, “10. Çalışma Meclisi Toplantısında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, kıdem tazminatı konusunda tarafların uzlaşması olmadan bu konuda bir değişiklik yapmayacaklarını söylediğine yer verdiği konuşmasında şunları söyledi:
“Kimse huzurunu bozup emekliliğe başvurmasın. TÜRK-İŞ, kıdem tazminatında geriye gidişe izin vermeyecek ve böyle bir oluşumun içinde olmayacaktır.
İş Kanununda yer alan kıdem tazminatı ödeme koşullarının (emekli olma, işten çıkarılma, askere gitme, kadın işçinin evlenmesi, sağlık nedeni, 15 yıl sigortalı olma ve 3600 gün prim ödenmesi) değiştirilmesi ve kıdem tazminatının sadece emekliliğe dönüştürülmesi ile ilgili öneriler kabul edilemez.
Buradaki amaç, işçinin işten çıkarılmasının kolaylaştırılması ve işverenler üzerinde ödenmesi gereken kıdem tazminatı tutarları oluşturulacak kıdem tazminatı fonuna devredilecek, böylece Emekli Sandığı’nda olduğu gibi, kıdem tazminatı sadece emeklilik dönemlerinde ödenmesi hedeflenmektedir.
Tüm işçilerin iş güvencesi olmadığından ve işverenin işçiyi çıkarması kolay olduğundan, kıdem tazminatının koruyucu bir işlevi bulunmaktadır. Bu nedenle, İş Kanununda sıralanan kıdem tazminatı ödeme koşulları değiştirilmemelidir. İş Kanununda yer alan 30 gün ödeme koşulu korunmalıdır.
TÜRK-İŞ 21. Genel Kurulu’nda alınan karar gereğince, kıdem tazminatında hak kaybına neden olacak hiçbir değişikliğe evet denmeyecektir.
Türkiye’de bugüne kadar ne kadar fon varsa, bu fonlar hiç iyi işlememiştir. Fonlardaki paralarımızı 15 sene sonra aldık. Biz fondan rahatsız oluyoruz ve savunulacak bir yönü yoktur.”
Alt işveren uygulamalarının işçilerin örgütlenme ve toplu iş sözleşme haklarını kullanamaz bir yöne götürdüğüne dikkat çeken TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, bu konuda şunları söyledi:
“Alt işveren (taşeron) uygulaması, iş gücü maliyetlerini azaltmak ve yasal yükümlülüklerden kaçınmak için bir araç olarak kullanılmaktadır.
Muvazaalı (kanuna karşı hile / 3. kişileri aldatmak) olduğu tespit edilen alt işveren işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işveren işçi olması gerektiği ile ilgili yargı kararlarına uyulmalıdır.
İş Kanununun 2. maddesinin 6. fıkrasındaki alt işveren tanımı korunmalı ve “asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler” ölçütünde bir değişiklik yapılmamalıdır.”
Alt işveren kriterlerinde 94 sayılı ILO Sözleşmesi hükümlerine uyulmalı, çalışanlar arasında ücret ve çalışma koşullarında eşitlik sağlanmalıdır.”
İstihdamı daha korumasız, örgütsüz ve güvencesiz bir yöne götürecek ödünç iş ilişkisi ile ilgili yapılmak istenen düzenlemelere, işçinin ve emeğin sömürüsüne yol açacağından karşı çıkmaktayız.