TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu 8 Mart Dünya Kadınlar günü nedeniyle bir bildiri yayınladı:
TÜRK-İŞ YÖNETİM KURULU:
“8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KUTLU OLSUN”
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel yapılarla ilintili olarak ‘kadın algısı’nda değişimler yaşanmaya başlamıştır. Ancak ülkemizde kadının toplumdaki rolünün değişiminde ataerkil yapı baskın olmaya devam etmektedir. Bu durum kadınların öncelikle “evlilik ve aile” içinde konumlanmasını gerekli kılmakta ve hane içindeki sorumlulukların her düzeydeki kadın için öncelikli hale getirmektedir.
Kadının, cinsiyeti nedeniyle şefkatli, anlayışlı ve fedakâr olması gibi özellikler yüklenerek, hane içindeki bakım hizmetleri ve ev işleri gibi tüm sorumlukları içerisinde barındıran “özel alana” hapsolması istenmektedir. Bu durumda erkeğin de hane dışındaki işlerle sorumlu tutularak, “kamusal alanda” yer alması sağlanmaktadır.
Kadın ve erkeğe yüklenen bu sorumluluklar, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin her alanda yaşanmasına, kadının eğitimden, işgücü piyasasından, siyasetten ve karar alma mekanizmalarından yani kamusal alandan uzak tutulmasına neden olmaktadır.
Ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanması, refahın geniş kesimlere yayılması ve insanca geçim koşullarının sağlanabilmesi için kadının işgücü piyasasında daha fazla yer alması gerekmektedir. Kadın istihdamının sözde değil, özde teşvik edilmesi ve kadının öncelikle vitrin olarak görülmemesi gerekmektedir.
Bilgi ve teknoloji çağını yaşadığımız bugün, çalışan kadınların sorunlarının çözümü noktasında bir arpa boyu yol alınamamıştır. Kadın, sadece toplumun ve ailenin bir parçası olarak görülmeye devam etmektedir. Kadına yönelik olarak yapılan düzenlemelerde öncelikle aile birliği gözetilmektedir.
Kadınlar, kayıt dışı sektörde ve eve iş verme, yarı zamanlı çalışma gibi esnek çalışma modelleri ile emek yoğun, düşük ücretle, sosyal güvenceden ve örgütlenmeden yoksun istihdam edilmektedir.
Kadınlar, evlilik ve bakım hizmetleri nedeniyle işten ayrılmak zorunda kalmaktadır. Kadın istihdamının artırılması adı altında fakat kadının hane içindeki sorumluluklarını kolayca yerine getirebilmesi için esnek çalışma modelleri geliştirilerek kadın eve kapatılmak istenmektedir.
Kadınlar, eşit değerde iş için eşit ücret alamamaktadır.
Toplumsal bir yara olan eğitimde fırsat eşitliği, kız çocukları ve kadınlar için hala tam olarak sağlanamamıştır.
Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini en çok ilgilendiren konulardan birisi kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmeleri konusudur. Erken yaşta evliliklerin önüne geçilemediği gibi, erken evlilik sorunları çığ gibi büyümektedir. Bu durum, oyun çağındaki kız çocuğunun anne olmasına ve küçük yaşta pek çok sorumluluğu üzerine almasına ya da töreye kurban gitmesine neden olmaktadır.
Artarak devam eden kadına yönelik şiddet ve sözde namus adına işlenen kadın cinayetlerinin önüne geçilememiştir.
Tüm bunlardan hareketle kadının özel alandan kamusal alana geçişini sağlayabilmek için öncelikle zihniyet değişiminin sağlanmasına gereksinim vardır. Zihniyet değişimi ile birlikte kadınların çağdaş yaşama aktif katılımının önündeki engeller teker teker kaldırılacaktır.
TÜRK-İŞ olarak:
Kadınların kamusal ve özel alanda erkeklerle eşit koşullarda var olmasını istiyoruz.
Karar alma mekanizmalarında kadın temsilinin artırılmasını istiyoruz.
Kadınların “insan onuruna yakışır iş” kavramı çerçevesinde sigortalı ve sendikalı istihdamının sağlanmasını istiyoruz.
İş ve aile yaşamının uyumlaştırılması çerçevesinde ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısı göz önünde bulundurularak politikaların üretilmesini ve uygulanmasını istiyoruz. Kreş ve bakım yurdu açma koşulunun “kadın işçi” sayısına değil, “işçi” sayısına bağlı olmasını istiyoruz. Çocuk, yaşlı ve engelli bakımının, devlet tarafından yaygın olarak açılacak güvenilir ve ücretsiz merkezler tarafından sağlanmasını ve bu konularda yerel yönetimlere de sorumluluk verilmesini istiyoruz. Ebeveyn izninin çıkarılmasını ve babaların da babalık sorumluluklarını yerine getirmesini istiyoruz.
Kız çocuklarının yarınlara umutla bakabilmesi için eğitimde fırsat eşitliğinin getirilmesini istiyoruz.
Kadınların hiçbir alanda dezavantajlı grup olarak anılmasını istemiyoruz.
Erken yaşta evlilikler konusunun devlet sorunu olarak ele alınmasını ve somut önlemler alınmasını istiyoruz.
Kadına yönelik şiddete “DUR” denilmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını istiyoruz.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik yapılacak tüm yasal düzenlemelerde kadınların, toplumun ve ailenin bir parçası olarak değil, bir “birey” olarak yer almasını istiyoruz.
8 Mart Dünya Kadınlar günü, ekmek mücadelesinde hayatını kaybeden tüm dünya kadınlarına armağan olsun!
Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun!