2017 yılında süresi sona eren kamu kesimi toplu iş sözleşmeleriyle ilgili olarak yürütülen müzakereler olumlu sonuçlanmış ve “Çerçeve Anlaşma Protokolü” Sayın Başbakanın katılımıyla 3 Temmuz 2017 tarihinde imzalanmıştır.
Kamu kesimi toplu iş sözleşmelerinin bağıtlanmasında, geçmiş dönemlerde olduğu gibi, Konfederasyonumuz bünyesinde oluşturulan Koordinasyon Kurulu sürekli bir araya gelerek durumu değerlendirmiş, izlenecek politikayı belirlemiştir.
Ülkemizin ekonomik ve sosyal şartları dikkate alındığında, başarılı bir sözleşme imzalandığı söylenebilmektedir. Düşük ücretlerin iyileştirilmesi, en düşük işçi ücretinin en düşük memur maaşıyla eşitlenmesi sonrası ilk yıl için ücret zammı; düşük ücretliler bakımından yüzde 18,59’a, ortalama ve daha yüksek ücretliler bakımından yüzde 12,88 oranına ulaşmıştır. 2017 yılının ikinci altı aylık döneminde meydana gelecek enflasyon farkı ücretlere ayrıca ilave edilecektir. Vergi nedeniyle net ücretlerde meydana gelen kaybın giderilmesinde ek ödemenin artırılması yanı sıra maktu ödemeler de toplu iş sözleşmelerinin ücret zamları oranında ve ücretin zamlandığı tarih itibariyle artırılarak ödenecektir.
Kuşkusuz sendikalarımız, çerçeve anlaşma protokolün dışında sektöre ve işyerine, çalışma koşullarına bağlı olarak bazı ek düzenlemeler de yapabilecektir.
Yapılan anlaşmadan işçiler ve sendikalar olarak memnun olduğumuzu, yaşama ve çalışma şartlarımızı daha olumlu noktaya getirdiğimizi söyleyebiliriz.
* * *
Ancak sorunlarımız devam ediyor. Alt işveren işçilerinin (taşeron) kamu kurum ve kuruluşlarındaki istihdam biçimiyle ilgili sıkıntılar çözüme kavuşmamıştır. Aynı şekilde kamuda istihdam edilen geçici işçilerin durumu da önemini korumaktadır. Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan geçici işçiler, her ne kadar kanunun öngördüğü süreyle çalıştırılmaya devam edilmiş olsa da, kadroya alınmaları yönünde verilen sözler yerine getirilmemiştir. Bu sorunları en üst düzeyde dile getirdik, sonuç alıncaya kadar seslendirmeye devam edeceğiz.
* * *
Geçtiğimiz günlerde kıdem tazminatı konusu ısrarla yine gündemde tutulmak istendi. Kıdem tazminatı konusunda, hak kayıplarına yol açacak düzenlemeleri işçiler ve TÜRK-İŞ olarak kabul etmeyeceğimizi her zaman söyledik. “Kıdem Tazminatı Reformu” konulu Üçlü Danışma Kurulunda görüşlerimizi bir kez daha ifade ettik. Kıdem tazminatına ilişkin uygulamalar açık ve nettir. Eğer bir reform düşünülüyorsa, bu reform hakkın aşındırılmasını değil, korunmasını ve geliştirilmesini amaçlamalıdır. Kıdem tazminatına erişimde sıkıntı çeken işçiler için mevcut haklarda bir adım geriye gitmeden bir düzenleme yapılması öngörülüyorsa katkı sunmaya hazırız. Bununla ilgili görüş ve tekliflerimizi Bakanlığa bildirdik ve kamuoyu ile paylaştık. Halen çalışmakta olan işçi kıdem tazminatında hangi haklara sahipse, ileride çalışacak işçinin de aynı haklara sahip olmasını istiyoruz. Kıdem tazminatı bugün itibariyle gündemden kalkmış gözükmektedir. Ancak bilinmelidir ki, bu hakkımızın korunması ve geliştirilmesi konusundaki hassasiyetimiz devam etmektedir.
* * *
Grev hakkı, işçilerin büyük mücadeleler sonunda elde ettiği Anayasal bir haktır ve uluslararası sözleşmelerle de güvence altına alınmıştır. İşçiler aileleriyle birlikte geçim şartlarını iyileştirmek, çalışma şartlarını düzenlemek ve geliştirmek isterler. Bu yöndeki taleplerinin karşılanmaması durumunda, uyuşmazlığa düştükleri konuları kabul ettirmek için bir mücadele aracı olarak grev hakkını kullanırlar. Grev bizler için her zaman son çare olmuştur. Toplu iş sözleşmelerinin önemli bir bölümü her zaman taraflar arasında uzlaşma ile sonuçlanmaktadır.
Çalışanların gelir ve iş güvencelerini korumak, geçim koşullarını iyileştirmek amacıyla uyguladıkları greve yapılan müdahaleler, çoğu zaman bazı kötü niyetli işverenleri cesaretlendirmektedir. Sendikalara, işçi hak ve özgürlüklerine karşı olumsuz tutumlarını sürdürmeye neden olmaktadır. İşçi ve işverenin karşıt çıkarlarının dengeli ve adil biçimde düzenlenmesi ve gözetilmesi sosyal barışın sağlanması bakımından önemlidir.
* * *
Haziran 2017’de toplanan 106. Uluslararası Çalışma Konferansı’nda çalışan kesimini, 65 yıldan bu yana olduğu gibi TÜRK-İŞ temsil etmiştir. Ülkemiz çalışma hayatında mevcut sorunlarla ilgili görüş ve tespitlerimiz ifade edilmiştir.
* * *
Demokratik yollarla seçilmiş hükümete ve anayasal düzene karşı “15 Temmuz” günü girişilen kalkışmanın artçı etkileri içerde ve dışarıda devam etmektedir. Türkiye, bir başka demokratik ülkenin altından kalkamayacağı zorlu bir süreci halen atlatmaya çalışmaktadır. Bir daha böyle hain girişimlerin olmaması için etkin ve kararlı politikalar izlenmesi gereği açıktır. Ülkemizin daha güçlü ekonomiye kavuşması, toplumsal refahın yaygınlaşması ve adaletli dağıtılması, demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla yerleşmesi, milli iradenin her alanda egemen kılınması hepimizin önceliğidir. Ülkemiz varsa biz varız. Bu konuda da ortak aklı hep birlikte sağlamak durumundayız.
“15 Temmuz” Darbe Girişimi”nin yıldönümünde Türkiye-Avrupa Birliği Karma İstişare Komitesi Türkiye Kanadı Sivil Toplum Kuruluşlarının katılımıyla Ankara’da ve ayrıca 8 ilde kuruluş yerel temsilcilerinin katılımıyla “ortak bildiri” açıklanmıştır.
TÜRK-İŞ’in amaç ve hedefleri ana tüzüğünde açıkça yer almaktadır. Kurulduğundan bu yana, ülkenin birliğini ve bütünlüğünü korumanın önemine inanmış, bunun gereklerini sorumluluk içinde yerine getirmiştir. Hep demokrasiden, temel insan hak ve özgürlüklerinden, işçiden yana olmuştur. Şartlar ne olursa olsun olmaya da devam edecektir.
* * *
Türk Sendikacılık Hareketini 65 yıllık mücadelesiyle en yüksek düzeyde TÜRK-İŞ temsil etmektedir. Bundan sonra da aynı amaç ve ilkeler doğrultusunda ekmek, barış ve özgürlük mücadelesi devam edecektir. Konfederasyonumuzun 65’inci kuruluş yıldönümünün başta TÜRK-İŞ topluluğu olmak üzere tüm çalışanlara ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.