15 Temmuz 2016 Cuma gecesi ülkemizde çok talihsiz, inanılmaz gelişmeler yaşandı. Tarihimize ve toplumsal hafızamıza “ihanet gecesi” olarak yerleşti. Başta silahlı kuvvetlerimiz olmak üzere devlet kurumlarına sızarak ülkeyi ele geçirmeyi hedeflemiş bir terör örgütü tarafından uygulanmak istenen bu menfur darbe girişimi, başta cumhurbaşkanımız olmak üzere, siyasi parti liderleri, milletvekilleri, vatansever asker, polis ve güvenlik güçleri, yazılı ve görsel medya, sivil toplum örgütleri olmak üzere tüm milletimizin karşı çıkışıyla akamete uğratıldı.
Türkiye’yi ele geçirmek, menfaatleri doğrultusunda politika oluşmasını sağlamak için plan yapan egemen güçlerin bu çabası tarih boyunca hep devam etti. Kimi zaman uluslararası finans kuruluşları aracılığıyla ekonomik, kimi zaman mevcut meseleleri tırmandırarak sosyal yönden ülkemiz cendereye sokulmak, diz çöktürülmek istendi.
Ülkemizin bağımsızlığına ve milletimizin birliğine karşı girişilen son hain kalkışmayla demokrasimiz ve anayasal düzen hedef alındı. Yaşanan bu kalkışma sadece bir darbe girişimi değildi. Dış güçlerin denetimindeki hain bir yapılanma, devleti içerden kuşatmayı ve milli iradeyi ortadan kaldırmayı amaçladı.
Yapılan hain plan, aziz milletimizin sağduyusu ile bozulmuştur. Dik bir duruş sergilenmiştir. Bir millet uyanmış egemen güçlerin planları geçmişte olduğu gibi bertaraf edilmiştir. Bu ülkenin harcında bağımsızlık ve özgürlük ruhu vardır. Ülkenin her yanında gösterilen “milli refleks” kaynağını İstiklal Savaşından almaktadır. Çanakkale’de yakılan meşale inanıyorum ki hiçbir zaman sönmeyecektir. Bu uğurda şehit olan vatandaşlarımıza rahmet diliyoruz, minnetle anıyoruz. Aralarında işçi arkadaşlarımız da vardı. Yaralananlara da acil şifalar diliyoruz.
İşçiler olarak biz demokrasinin ekmeğimiz ve alın terimiz olduğunu çok iyi biliyoruz. Çünkü yaşayarak öğrendik. Anayasal düzenin dışında gelişen, milletin iradesini yok sayan her türlü girişimin dün de karşısındaydık, bugün de karşısında olduk, yarın yine karşısında olacağız.
TÜRK-İŞ Yönetimi, Başkanlar Kurulu, üyesi sendikalar, bir milyona ulaşan üyesi işçiler ve aileleri hep birlikte ülkesinin, bayrağının ve meclisinin yanında olmuş, ayrılmaz parçası olduğu aziz milletimizle demokrasiye sahip çıkmıştır. İlk andan başlayarak bu darbe girişimine karşı olduğumuzu çok net bir şekilde ifade ettik. İşçilerimiz, sendikalarımız bu menfur kalkışmayı izleyen günlerde her yerde demokrasi nöbetini tuttu ve meydanlardan ayrılmadı.
Türkiye’de yapılan tüm darbelerin tek kaybedeni vardır, o da emekçilerdir. Türkiye varsa biz varız. Biz birlikte Türkiye’yiz. Demokrasi varsa biz varız. Demokrasi varsa hak var, hukuk var, iş var, ekmek var. Demokrasi olmadan sendikalar olmaz, kitle örgütleri, meslek kuruluşları olmaz. Demokrasi olmadan yaşam olmaz. Olsa da göstermelik olur.
Ülkemizin huzur ve barışını hiç kimsenin bozmasına müsaade edilmemelidir. Bundan sonra, bu hain terör örgütünün kökünün kurutulması için, hukuk kuralları içinde ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Ancak bu yapılırken gerçek suçlular iyi tespit edilmeli, yeni mağduriyetler yaşatılmamalıdır.
Yenikapı’da yapılan mitingle Cumhuriyet tarihinde örneğine rastlanmayan bir birlik görüntüsü verilmiştir. Toplumun tüm kesimleriyle milli duruş sergilenmiştir.
Şimdi bize düşen temel görev ve sorumluluk, yeniden kavuştuğumuz birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza ederek tüm kurum ve kurallarıyla demokratik yapıyı yeniden inşa etmek, ekonomik ve sosyal kalkınmamızı sürdürerek 2023 yılı hedeflerine ulaşmaktır.