Hepinizin bildiği gibi sendikal örgütlenme bakımından geçmiş yıllarla kıyaslandığında endişe verici bir noktadayız. Bugün 12 milyon sigortalı işçinin yalnızca 1 milyonu sendikalı. Katıldığım bir çok toplantıda ifade ettiğim, sendikalı işçi sayısına ilişkin verileri burada bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum; 1980 yılında ülke nüfusu 44 milyonken sendikalı işçi sayısı 2,5 milyondu. 2014 yılında ülke nüfusu 76 milyona ulaştığında ise sendikalı işçi sayısının yalnızca 1 milyon olduğunu görüyoruz. Sendikalı işçi sayısının bu kadar azalmasında, hükümetlerin sorumluluğu olduğu kadar bizlerin, sendikaların da önemli sorumlulukları var. Geçmişte yapılan hataları gözden geçirmemiz ve önümüzdeki yıllarda yürüteceğimiz sendikal mücadeleyi, bu hatalardan ders alarak sürdürmemiz gerekir.
Sendikal örgütlenmenin önündeki engeller saymakla bitmez. Bu ülkede herkes istediği takımı tutuyor, istediği partiye oy verebiliyor. Ancak istediği sendikaya üye olamıyor. İstediği sendikaya üye olan işçi, işveren tarafından baskıya uğruyor ve çoğu zaman işten atılıyor. Bunun bir örneğini Ankara Büyükşehir Belediyesindeki işçi arkadaşlarım yaşadı. Yıllarca burada örgütlenme çabası içinde olduk. Bu süreçte de sendikamıza üye olmak istediği için işten atılan arkadaşlarımız oldu. 2014 Yerel Seçimleri öncesi bu belediyenin 6500 işçisi toplu iş sözleşmesi imzalama yetkisi olmayan bir başka sendikaya üye yapıldı. Artık Türkiye’de, demokrasi ayıbı olarak kabul edilecek bu tür olayların yaşanmaması gerekir.”
Genel Başkan Ergün Atalay’ın açılış konuşmasının ardından ekonomist-yazar Mustafa Sönmez “Küresel Ekonomik, Sosyal, Siyasal Gelişmelerin Çalışma Hayatına Etkileri: Sendikal Eğitimde ve Örgütlenmede Yeni Arayışlar” başlıklı bir sunum yaptı.
Sönmez’ in yaptığı sunumun ardından eğitim ve örgütlenmeye yönelik atölye çalışmaları yapılması amacıyla iki ana grup oluşturuldu. “Nasıl Bir Sendikal Eğitim” sorusu etrafında oluşturulan ana grup, iki alt çalışma grubuyla günümüzde sendikal eğitimin ne gibi sorunları olduğunu tartıştı ve bunlara çözüm önerileri getirdi. “Sendikal Örgütlenmede Yeni Arayışlar” başlığını taşıyan ikinci ana grupta üç alt grup halinde Türkiye’deki sendikal örgütlenme ve bunlara yönelik çözüm önerileri tartışıldı.
Toplantı çalışma grupları tarafından hazırlanan raporların sunumu ve TÜRK-İŞ Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Eyüp Alemdar’ın kapanış konuşması ile sona erdi.
Eyüp Alemdar konuşmasında şu konulara değindi:
Değerli arkadaşlarım,
İki gün süren verimli bir çalışmanın sonuna geldik.
Bildiğiniz gibi, 1 Mayıs ve Kadıköy ile ilgili ortaya çıkan sorun nedeniyle, Nazmi Başkan Ankara’ya dönmek zorunda kaldı.
Onun da sizlere selam ve sevgileri var.
Dün akşam Yönetim Kurulumuzdan aldığım bilgiye göre,1 Mayıs’la ilgili ortaya çıkan belirsizlik, bu bir-iki gün içinde çözülecek.
Dileğimiz, bu sorunun TÜRK-İŞ’in talepleri ve beklentileri doğrultusunda çözülmesidir.
Değerli arkadaşlarım,
Dün de çeşitli vesilelerle ifade ettik.
Sendikal hareketin yeni bir ivmeye ihtiyacı var.
Çünkü gerçekten teşkilatımızda bir moralsizlik ve motivasyon eksikliği hakim olmuş durumda.
Sendikal hareketin geleceğinden umudunu kesmiş arkadaşlarımız var.
Bazı işkollarında sendikalarımız bir hamle içinde olsa da, bu birkaç yöneticinin çabasıyla oluyor.
Genel olarak heyecan eksikliği, boşvermişlik hakim sendikalarımıza.
Bunu ortadan kaldırmamız lazım.
Yeni bir heyecan yaratmamız, teşkilatımızın moralini güçlendirmemiz lazım.
Teşkilatımıza, üyelerimize güven vermek zorundayız.
Her bir üyemiz, TÜRK-İŞ mensubu olmaktan gurur duymalı, bizi sorunların çözümü için umut olarak görmeli.
Bunu mutlaka sağlamalıyız.
Değerli arkadaşlarım,
Baş etmek zorunda olduğumuz kesimler artık çok fazla.
Genel olarak sistemin ortaya çıkardığı sorunlarla boğuşurken,
Hükümetin aleyhimize uygulamaları ve yasal düzenlemeleriyle uğraşırken,
Diğer yandan başka konfederasyonların saldırılarıyla da karşı karşıyayız.
O nedenle işimiz çok zor.
Birlikte olmak ve birlikte mücadele etmekten başka yolumuz yok.
Mücadelemizi tekleştirmek, en küçük işyerindeki bir örgütlenme mücadelesinden, genel anlamda sendikal mücadelemize kadar hep beraber olmalıyız.
Hep birlikte büyümek ve güçlenmek,
Sorunlarımızı güçlü bir biçimde aşmak temel hedefimiz olmalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
Bunun yolu da örgütlenmeden geçmektedir.
Örgütsüz işyerlerinde yoğun çaba harcamadan,
İşkollarımızdaki örgütsüz işyerlerinde örgütlenme mücadelesi vermeden,
Sorunlarımızı aşamayız.
Büyüyemeyiz, güçlenemeyiz.
Bunun için hep birlikte oturup yeni bir örgütlenme stratejisi üzerinde çalışmamız gerekiyor.
Bu örgütlenme stratejimizi, eğitimle güçlendirmemiz, her bir üyemizi hatta üye olmayan işçilerimizi eğitmemiz ve örgütlü toplum bilincini yerleştirmemiz gerekiyor.
Bu arada şunu da belirtmek isterim ki, ben TÜRK-İŞ Genel Teşkilatlanma Sekreteri olarak,
Ülkemizde nerede sendikal örgütlenme varsa, orada olmaya, katkı vermeye hazırım.
Değerli arkadaşlarım,
İşte bu toplantımızda bunları kendi aramızda tartışmak ve bir yol bulmak amacını güttük.
Birbirimizin örgütlenme deneyimlerini paylaştık.
Bundan sonra da birbirimize örgütlenme sürecinde destek olmalıyız.
Bu zor koşulları birlikte aşmalıyız.
Bu toplantımızın temel amacı budur.
Umarım bu amaç, bir nebze de olsa gerçekleşmiştir.
Bu toplantı burada kalmayacak
Bundan sonra yapacağımız toplantılarla, daha fazla mesafe almaya çalışacağız.
Umuyorum ki, bu toplantımız, bu yolda yapacağımız yeni çalışmalar için başlangıç olacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
Her iki grubumuzun hazırladığı bu bildiriler, burada yapılan tartışmalar ışığında tekleştirilecek
Sizlere ve tüm teşkilatımıza gönderilecek.
Bir sonuç bildirisine dönüştürülecek.
Bu sonuç bildirisi, hepimiz için bir yol haritası oluşturacak.
Ben katılımınız ve katkılarınız için hepinize teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum.