Küresel salgın Covid-19 hayatımızı etkilemeye devam etmektedir. Başta sağlık olmak üzere sosyal ve ekonomik birçok alanda halen sıkıntı çekilmektedir. Çalışma hayatı da bu gelişmelerden çok olumsuz etkilenmektedir. Alınan tedbirler ve sıkı denetimlerle başlangıçta kontrol altında tutulan Koronavirüs, normalleşme adımlarıyla birlikte yeniden yaygınlaşmaya başlamıştır.
***
Ücretli çalışanların iş ve yaşama şartları da dönemin etkisiyle çok değişmiştir. Sadece ülkemizde değil tüm dünyada emekçiler gelir getirici işlerini kaybetme riskiyle karşı karşıya kalmıştır. Salgın sebebiyle yüzbinlerce işletmenin faaliyetleri durdurulmuştur. Bu işletmelerde çalışan milyonlarca işçinin geliri düşmüştür. Faaliyeti devam eden birçok işletmede de çalışma şartları ağırlaşmıştır. Aldığı ücretle geçimini sağlayan işçilerin yaşama şartları daha da bozulmuştur. Aileleriyle birlikte geçimlerini nasıl sağlayacakları endişesi ön plana çıkmıştır.
***
Bu dönemde yapılan düzenlemelerle koruyucu birtakım tedbirler alınmıştır. İşten çıkarmaların yasaklanması, kısa çalışma ödeneğinde bazı iyileştirmeler ve erişimin kolaylaştırılması olumlu neticeler getirmiştir. Ancak kısa vadeli olması gereken tedbirlerin uzun süreye yayılması da yeni sıkıntılara yol açmıştır. İşverenler tarafından tek taraflı olarak, işçinin iradesi yok sayılarak, dayatılan ücretsiz izin yüzbinlerce işçiyi ailesiyle birlikte mağdur etmiştir. Bu süre içinde sağlanan nakdi gelir desteği çok yetersiz kalmıştır. Aileyi dikkate almadan, asgari ücretin çok altında belirlenen bu tutar, sürenin uzatılması ve artan fiyatlarla anlamını yitirmiştir.
***
Çalışma şartları değişmiştir. Bununla birlikte bazı işkollarında, salgın sebebiyle üretimde ciddi artışlar yaşanmıştır. Bu işkollarında işçiler uzun çalışma süreleri ile karşı karşıya kalmıştır. Kanunla düzenlenen sürelere uyulmamış, denetimler ya yapılamamış ya da yetersiz kalmıştır. Sendikalı işyerlerinde bu denetimi sendikalar olarak bizler yapıyoruz. Ancak birçok işyerinde sendikal örgütlülüğün olmadığı için bu noktada devlete denetim konusunda ciddi görevler düşmektedir. Denetimler normal zamanlarda da çok önemlidir ancak bu süreçte, ayrı bir hassasiyet gösterilmesi gerekmektedir. Sendikalarımız işçi haklarının korunması için çabalarını yoğunlaştırmıştır. İş Müfettişlerinin önemi bu dönemde daha belirgin olmuştur.
***
Koronavirüs başta sağlık alanında çalışanlar olmak üzere tüm ücretli kesimi doğrudan etkilemiştir. Emeğin en yüce değer olduğu -bir kez daha- ortaya çıkmış, ekonomide üretimin işçilerin fedakârlığıyla devam ettiği görülmüştür.
***
Çalışma yaşamında ciddi hak kayıpları söz konusu olmuştur. Bu tüm dünyanın sorunudur. İşçi haklarının uluslararası sözleşmelerle güvence altına alan hükümleri, çalışma mevzuatının hükümleri etkisiz kılınmaya, ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır.
***
Türkiye işçi sınıfının ve Konfederasyonumuzun kırmızıçizgi olarak gördüğü kıdem tazminatı küresel salgın döneminde yeniden gündeme getirilmek istenmiştir. Sosyal koruma tedbirlerinin tartışılmaya başlandığı süreçte işçilerin 84 yıllık kazanımı olan kıdem tazminatı ‘tamamlayıcı emeklilik sistemi’ adı altında yeniden masaya yatırılmak istenmiştir. İşçilerin en önemli güvencesi işlevsiz kılınmak istenmiştir. Bu temel hakkımızın korunmasında hem müzakereler de bulunduk hem de tüm sendikalarımız ve işçilerle birlikte mücadele ettik. Kamuoyunu yanımıza alan etkin bir kampanya yürüttük. Emeği geçen, katkı ve destekte bulunan tüm kesimlerle güçlü bir dayanışma sağladık. Mücadele kararlığı¬mızı üst seviyelere çıkardık.
***
Kıdem tazminatında yapılmak istenen; eğer işçinin alamadığı kıdem tazminatını almasını sağlamaksa, küçük bir düzenleme ile bu sağlanabilir. Katkı sağlamaya hazır olduğumuzu sürekli dile getirdik. Kıdem Tazminatı mevcut haliyle devam etmelidir. Çalışmakta olan işçi bugün kıdem tazminatında hangi haklara sahipse, ileride çalışacak işçi de aynı haklara sahip olmalıdır.
***
İşçiler olarak, ülke olarak sorunlarımız ve konuştuğumuz konular değişti. Daha dün, sendikal örgütlenmenin artırılması için eylem planı hazırlanıyordu. Ücretlerin yetersizliğinden, işçi haklarının nasıl geliştirileceğinden söz ediliyordu. Önceliklerimiz değişmek zorunda kaldı. Bugün gelir güvencesini sağlamak, işi korumak için çaba göstermek duru¬munda kalıyoruz.
***
Ama durumu kendi menfaatleri için fırsata dönüştürmek isteyenlerin talebi devam etmektedir. Ekonomik daralmaların yaşandığı dönemlerde birçok kez işçi haklarının esnetilmeye çalışıldığına şahit olduk. Yılların kazanımı olan işçi hakları “istihdamı korumak” gerekçesiyle şimdi de ortadan kaldırılmak istenmektedir. İş Kanunu çıkarılırken işçi-iş- veren uzlaşmasıyla sağlanan denge bozulmaya çalışılmaktadır. Esnek çalışmanın tüm biçimleri yasayla düzenlenmektedir. İşçiyi daha da güvencesiz bırakacak adımlar atılmaktadır.
***
TBMM’ye sunulan yeni Kanun Teklifi, işçi aleyhine birçok maddeyi kapsamaktadır. İşverenlerin yıllardır istedikleri yerine getirilmektedir. Belirli süreli sözleşme yoluyla; objektif şartlar olmaksızın, zincirleme sözleşme imkânı ortadan kaldırılarak, 25 yaşından küçük ve 50 yaşından büyük işçilerin çalıştırılması hedeflenmektedir. Tam süreli çalışanlara kısmi süreli çalışma teşvik edilmektedir. Bu şekilde çalışmak istemeyen işçinin işveren dayatmasına karşı durması kolay değildir. Kayıtdışı çalışma teşvik edilmekte, genç işçilerin emeklilik hakkı 25 yaşına çekilmektedir. Bu düzenlemeler¬le işçinin kıdem tazminatı, iş güvencesi ortadan kalkmakta, işe iade davası açmasının önü kapanmaktadır.
***
Üç işçi konfederasyonu, yaptıkları ortak açıklamayla esnek çalışmaya dönük düzenlemelerin geri çekilmesini talep etmiştir. Gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Meclis’teki Komisyon çalışmalarına katılarak görüşlerimizi ifade ettik. Karşı olduğumuz düzenlemelere işaret ettik, taleplerimizi dile getirdik. Sosyal diyalogu, müzakere etmeyi sürdürdük. Biz işçi aleyhine olduğunu gördüğümüz bu düzenlemeler karşısında kararlılıkla durmaya devam edeceğiz.
***
TÜRK-İŞ taşeron işçilerinin kadroya alınması için her platformda mücadele etmiştir. Çalışma hayatının önemli bir sorunuydu. Sürekli gündemde tuttuk. Ayırımsız ve şartsız kamu işçisi olmalarını savunduk. Düzenleme 24.12.2017 tarihinde 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapıldı. Üçlü Danışma Kurulu gündemine alınmadı. TBMM’de görüşülmedi. Eksiklikleri vardı. KİT’lerde çalışan yaklaşık 70 bin taşeron işçisinin kadro talebi karşılanmadı. Kapsam dışı bırakılan işyerleri ve işçiler oldu. Verilen sözler tutulmadı. Kamuda taşeron uygulaması tamamıyla sona erdirilmedi. 696 sayılı KHK ile kadro verilen iş-çilerinin ücret, mali ve sosyal hakları, Yüksek Hakem Kurulu (YHK) tarafından yapılan toplu iş sözleşmeleri esas alınarak belirlendi. Hak kayıpları söz konusu oldu. Yaşama ve çalışma şartları fazla değişmedi.
***
Kamu işyerlerinde sürekli işçi kadrosuna alınan işçiler için 01.11.2020 itibariyle yeni bir dönem başlamıştır. 696 sayılı KHK ile yapılan istisnai ve geçici durum değişmiştir. Bu işçiler asıl işkolu kapsamına alınmıştır. 6356 sayılı Kanun doğrultusunda yardımcı işlerde çalışanlar da asıl işkolunda sayılmaktadır. Bu kararın alınması da kolay olmamıştır. Mevcut durumun sürmesini isteyenler olmuştur. TÜRK- İŞ 6356 sayılı Kanunun uygulanmasını istemiştir. Konuya sendika üyeliği açısından yaklaşım göstermemiştir. İşçinin kazanımını ön planda tutmuştur. Sendikacılık işçiler tarafından yapılmalıdır. İşverenlerin, belediye başkanlarının, siyasi partilerin sendikası olmaz. İşçilerin sendikası olur. TÜRK-İŞ işçilerin örgütüdür, ülkenin Konfederasyonudur.
***
Beklediğimiz neticeyi aldık, ama işimizin hiç kolay olmadığı da bilinmelidir. Kamuda sürekli işçi kadrosuna alınan alt işveren işçilerinin ücret yapıları ve seviyeleri o kadar farklı ki, bunları aynı potada eritmek, işkolundaki diğer işçilerle aynı duruma getirmek zorlu, sabırlı ve ayrıntılı çalışmayı gerektiriyor.
***
İşçinin beklentisini biliyoruz. Dayanışma içinde müzakereyle, olmaz ise gerektiğinde mücadeleyle çalışmalarımızı yürütmeye devam edeceğiz.