Genel kurula Azerbaycan İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Settar Mehbalıyev, Kazakistan İşçi Sendikaları Federasyonu Başkanı Satıbaldı Dauletalin, Kırgızistan İşçi Sendikaları Federasyonu Başkanı Emil Kyzaev, Özbekistan İşçi Sendikaları Federasyonu Başkanı Kudratulla Rafikov ve TÜRK-İŞ’e üye sendikaların yöneticileri ile çok sayıda emekçi katıldı.
Her iş kolundan sendikalı birer işçinin iş kıyafetleri ve üniformalarıyla protokol bölümünde yer aldığı 24. Olağan Genel Kurulda, Zonguldak maden işçilerinden oluşan Madenci Korosu kısa bir konser verdi. TÜRK-İŞ yönetimi ve TÜRK-İŞ’e bağlı sendikaların yöneticileri işçilerin hemen arkasında oturdu.
TÜRK-İŞ 24. Olağan Genel Kurulunda, Divan Başkanlığı’na TOLEYİS Sendikası Genel Başkanı Cemail BAKINDI seçildi.
24.Olağan Genel Kurul, Zonguldak maden işçilerinden oluşan Madenci Korosu’nun verdiği konser ile başladı. Konserin ardından Genel Başkan Ergün ATALAY, TÜRK-İŞ Genel Kurulu’na hitap etti.
“YOKSULLUKTA BİRLEŞMEYELİM, REFAHTA BİRLEŞELİM”
Geçmiş TÜRK-İŞ kongrelerinden farklı olarak hiç bir davetlinin olmadığını belirten ATALAY, “TÜRK-İŞ kongrelerinde devletin bütün kademeleri olurdu, Hiç davetli yok. Hepsi ev sahibi. En önde işçinin bakanları, genel müdürü, bürokratları oturuyor. Sözleşme yapıyoruz. Belki mükemmel olmuyor. Gücümüzün yettiği kadar, kanunların el verdiği kadar, 12 Eylül Anayasası’nın sendikalara verdiği sıkıntı kadar, beraber gayret sarf ediyoruz. Sözleşme bitiyor, arka arkaya zamlar bitiyor. Arkadan sağ olsunlar memur sendikaları çıkıyor, diyorlar ki, ‘İşçiye fazla verdiniz, bize de verin.’ Hekim de biziz, memur da biziz. Yoksullukta birleşmeyelim, refahta birleşelim.” ifadelerini kullandı.
ATALAY konuşmasına kamuda taşeron işçilik sorunun devam ettiğini belirterek enerji, sağlık ve inşaat başta olmak üzere birçok iş kolunda taşeron işçilerin kadro beklediğini söyledi.
Kamudaki yaklaşık 750 bin taşeron işçinin kadroya alındığını anımsatan Genel Başkan Ergün ATALAY şöyle konuştu: “Elektrik direğinin tepesinde işçi asıl işi yapıyor ama kadroya alınmıyor. Karayollarında aynı araçtaki iki işçi, yoldaki karı birlikte temizliyor, asfaltı birlikte döküyor ama biri alıyor 12 bin lira, diğeri alıyor 22 bin lira. Biri yemek yiyor, diğeri yemiyor. Birinde ikramiye var, diğerinde yok. Bu adil bir sistem mi? Burada iş barışını sağlayabilir misiniz? Siyasetçilerin ve bürokratların sesi çıkmıyor. 100 kilometre yol yaparsanız ama 100 metresini bırakırsanız, o biten 100 kilometre hiç konuşulmaz, 100 metre konuşulur. Yetkililere sesleniyorum; bu ülkenin gündeminden taşeron meselesini çıkartın. Bu iş bitene kadar bu konuyu takip etmeye devam edeceğim.” dedi.
Staj ve çıraklık sigortası mağdurlarının beklentilerini dile getiren Genel Başkan Ergün ATALAY, “Ben Çırak Okulu mezunuyum. Adı üzerinde çırak okulu. 1968 senesinde 13 yaşında okula başladım, 1972’de mezun oldum. 1970 ile 1972 arası Devlet bizi fabrikaya yolladı. O Devlet o günkü hükümet benim o iki yılımı çalışma hayatımda sigortadan saydı. O günkü Devlet bugünkü Devlet’ten daha mı güçlüydü? 40 sene evvel benim çıraklık sigortamı sayıyor da bugün staj ve çıraklık mağdurlarının sigortasını neye saymıyor? 40 sene evvel bu sayıldı.” ifadelerini kullandı.
“AZ KAZANANDAN AZ ÇOK KAZANANDAN ÇOK VERGİ ALINSIN”
Ücretler üzerindeki gelir vergi kesintilerinin yüksek olduğunu bir kez daha ifade eden ATALAY, “20 bin lira ücret alan bir işçi sene sonunda vergi kesintisi nedeniyle 16 bin lira ücret alıyor. Ülkeyi yönetenlere sabah akşam bunu anlatıyoruz. Benim 20 bin liramdan 4 bin lirayı niye alıyorsunuz arkadaş? Çok alandan çok alın, az alandan az alın” diye konuştu.
“ENFLASYONDA OLMASIN ZAM DA YAPMAYIN”
Asgari ücret görüşmelerinin aralık ayında başlayacağını anımsatan Genel Başkan ATALAY, “Cambaz olsanız 11 bin 402 lirayla bir hafta geçinemezsiniz ifadelerini kullandı.
Asgari ücrete yapılan artışların yapılan zamlarla ve enflasyonla erdiğini ifade eden TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY şunları kaydetti:
“Asgari ücret başlangıç ücreti ama ülkemizde öyle bir noktaya geldi ki bu ücret geçim ücreti oldu. Şimdi 11 bin 402 lira. Bakan Bey ‘Bu sene bir kere artış olacak.’ dedi. Hiç olmasın. Enflasyon da olmasın zam da yapmayın. Parayı ver, zam yap, neye yarıyor? Bu yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonununda işçi heyetinde bir sağlık işçisi, bir kasiyer, bir enerji işçisi, bir de karayollarında kar temizleyen taşeron işçi yer alacak. Bu parayla nasıl geçinemediklerini anlatacaklar. Cambaz olsanız 11 bin 402 lirayla bir hafta geçinemezsiniz.” dedi.
Türkiye’de sermayenin her zaman güçlü olduğunu ve siyasetle birlikte yol yürüdüğünü dile getiren ATALAY, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde işçi ve sendikacı kökenli milletvekilinin neredeyse bulunmadığını söyledi.
ATALAY işini iyi yapan işverenlere bir lafı olmadığını fakat çoğu işverenin sendikayı hor gördüğünü söyleyerek, “Kaptıkaçtı işverenler var, sonradan zengin olanlar var. Alıyor devletten ihaleyi, ne sendika var, ne sözleşme var. Polatlı’da bir işletme var, beş yıldır metal iş kolunda. Cuma akşamı bir bakıyoruz metal iş kolunda olan sistem kilitleniyor, pazartesi bir açılıyor iş kolu enerjide çıkıyor. Bunlarla kol kola yürüyen sendikalar var. Bu işverenler parayı buluyorlar, sonra okul, cami, kütüphane yapıyorlar, sonra basına ‘Biz iyilikseveriz, mübarek adamlarız, Sırat Köprüsü’nden uçarak geçeriz.’ diyorlar. Bırak sen Sırat Köprüsü’nden geçmeyi Galata Köprüsü’nü geçemezsin, ne Sırat Köprüsü?” ifadelerini kullandı.
İş sağlığı ve güvenliği kurallarının önemine dikkati çeken Genel Başkan ATALAY, her gün ortama üç işçinin iş kazaları nedeniyle yaşamını yitirdiğini dile getirdi.
Soma’da 2014 yılında 301 madencinin hayatını kaybettiği maden kazasına ilişkin yargı sürecinin devam ettiğini hatırlatan ATALAY, “Anayasa Mahkemesine sesleniyorum; Soma’da 301 arkadaşımız iş kazasında değil, iş cinayetinde hayatını kaybetti. 20 senelik çin malı maskeler kullanıldı. Onun için adil bir karar verin.” dedi.
Yargının sorun üreten değil, sorun çözen bir mekanizma olduğunu belirten TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY, “Bizim yargımız son zamanlarda sorun çözmeyi bırakıp sorun üretiyor. Bu ülkede hakemler ve hakimler kendisine çok dikkat edecek. Biz her gün ya hakem konuşuyoruz ya da hakim konuşuyoruz. Kimsenin emeğini çalmayacaklar.” diye konuştu.