Son aylarda ülke gündeminde en çok yer alan konulardan biri kıdem tazminatı. Biz katıldığımız her platformda, her toplantıda kıdem tazminatı konusundaki görüşümüzü çok açık çok net bir şekilde ifade ettik.
Kıdem tazminatı hakkında meydana gelecek en ufak bir geri gidişte Genel Kurulda alınan kararı aynen uygulayacağımızın altını çizdik. Hatta dedik ki kıdem tazminatı değil 15 gün, 29 gün 5 saat dahi olsa bunun altına imza atmayız.
Ancak bu açıklamaları yapmamıza rağmen ulusal basında sürekli kıdem tazminatı konusunda Bakanlık yetkilileri ile görüştüğümüz, taslak üzerinde çalıştığımız yazılıyor. Burada da ifade etmekte yarar görüyorum. TÜRK-İŞ olarak elimizde hiçbir çalışma yoktur. Biz kıdem tazminatı konusunda hiç kimseyle hiçbir mutabakata varmadık. Geçtiğimiz hafta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında düzenlenen Üçlü Danışma Kurulunda, Bakanlığın yaptığı sunumu dinledik. Orada da ifade ettim, tartışılan konular çalışma hayatının en önemli sorunları üzerinedir. Bu konular böyle kısa toplantılarda hızla karar verilecek nitelikte değildir. Bu nedenle üç Konfederasyonun uzmanları toplansın bu konular üzerinde bir çalışma yapsın ve biz bu çalışmayı Bakanlığa sunalım dedik. Ancak görüşülen konuların içerisine kıdem tazminatını dahil etmedik. Toplantının ardından üç İşçi Konfederasyonu Genel Başkanı TÜRK-İŞ’te bir toplantı yaptık. Bu toplantı neticesinde uzmanlarımız hemen ertesi gün toplanarak bir çalışma yaptılar ve oluşturdukları ortak görüşleri Bakanlık uzmanlarıyla paylaştılar. Şu an bir sonraki Üçlü Danışma Kurulunu bekliyoruz.
Alt işverenlik konusunda da bir çalışma yaptık. Bugün alt işverenliğin sürekli gündeme gelmesinin en önemli nedeni karayollarında çalışan taşeron işçilerinin açtığı davaları kazanarak asıl işverenin işçisi olmayı hak etmeleridir. İşçilerimiz bu nedenle yıllardan beri çalıştıkları bu işyerlerinde eksik aldıkları ücretleri, sosyal haklarını ve işten çıkarılmaları halinde kıdem ve ihbar tazminatlarını almaya hak kazanmıştır. Bütün bu alacakların bedeli 2,5 milyar TL’ye ulaşmıştır. Şimdi işçinin bu alacaklarından nasıl kurtulacaklarını düşündüklerinden taşeron işçilerinin durumu konuşulur hale gelmiştir.
Taşeron işçiliği bu ülkede 25 yıldır vardır. O zaman çok az sayıda olan taşeron işçilik bu gün tavan yapmış durumda. Öyle bir hale geldi ki antronörler, hakemler, bile taşeron işçisi olarak çalıştırılmaya başlandı.
Geldiğimiz bu nokta Türkiye’nin ayıbıdır ve biz bu ayıptan kurtulmak mecburiyetindeyiz. Bunu bu hale getirenler ayıbı temizlemelidir.