Genel Başkan Ergün ATALAY, Bolu’da TÜRK-İŞ’in gerçekleştirdiği Mali Sekreterler ve Muhasebe Müdürleri Eğitim Semineri’nde konfederasyonumuza karşı yürütülen algı operasyonlarına ilişkin açıklamalarda bulundu.
Öncelikle bu sabah işe giderken Çanakkale Biga’da işçileri taşıyan minübüsün tır ile çarpışması sonucu 4 işçimiz vefat etmiş, 16 işçimiz yaralanmıştır. Ölenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Geçen pazartesi günü Kopenhag’da dünya sendikalarının 4. Olağan genel kurulu vardı. Türkiye’den altı delege vardı üç bayan üç erkek. Bizim bağlı olduğumuz sendikanın dünyada 207 milyon üyesi olan 162 ülkede örgütlü olduğu 330 sendikasıyla devasa bir kurum. Kopenhag’da 137’ye yakın ülke 1700’e yakın sendikacı vardı. Salı günü bir konuşma yaptık. Çalışma hayatıyla ilgili konuları anlattık. Terör örgütlerine tır dolusu silah veren ülkeleri anlattık. Irak’ı, Suriye’yi anlattık. Göçmenlere ev sahipliği yaptığımızı anlattık. Kaşıkçı’nın unutulmaması gerektiğini anlattık. Anlatırken de en son da belli bir noktaya geldik. Bizim şimdi sendikaların gündeminde asgari ücret var, emeklilikte yaşa takılanlar var, taşeronların sorunları var, kadroya geçemeyen kit’lerin sorunu var. Kadroya geçip te 4+4 alanların sorunları var. İş kazaları var. Bunların tamamını orada anlattık. En son da dedim ki Avrupalılara sabah akşam benim ülkemi kötülemeye devam ediyorsunuz. Kötülediğiniz ülkeye 42 milyon turist geldi. Dünya küçük bir kutup oldu, insan haklarını önümüze almamız gerektiğini ifade ettik. Ertesi sabah Türkiye’ye geldik.
Komisyona katılan bayan kardeşimizi kamuoyuna tanıttık. Basın mensuplarıyla simit yedik çay içtik. Bu esnada basın mensupları parlamento ile ilgili sorular sordular. İşçi ağırlıklı meseleler konuştuk. İş öyle bir noktaya geldi ki gazetecinin biri sordu asgari ücretle ilgili talebiniz ne, eylül ayında Malatya’da dedim ki asgari ücret 1600TL, alım gücümüz yüzde kırk aşağıya düştü. Şunu 2000 TLye çekelim aralık ayında da 2000 TL üzerinden konuşalım. 2000 TL lafı taraflı tarafsız herkesin kafasına yattı. Ama 35 kuruluşun dışında özel sektör buna uymadı.
Aynı toplantıda gazetecilerden biri bize Fransa’da olaylar var. Benzin zammı vardı hükümet geriye çekti? Ne düşünüyorsunuz?
Bende cevaben: Üç gün sonra bizim ülkemizde de bunla ilgili ne göreceğimizi ne kadar gideceğini görürüz görmez miyiz bize bağlı dedim. İki üç gündür TV’de sosyal medyada “bize bağlı” ifadesi üzerinden işçileri sokağa indirme tehdidi yorumları yapıldı. Hayretle izliyorum ben 63 yaşındayım. Büyük harflerle vurguluyorum altını çizerek. “Bize bağlı” ifadesi işçisi, işvereni, muhalefeti, iktidarı, sivil toplum örgütleri ve bütün kurumlarıyla Türkiye’yi ifade ettim. Maalesef sosyal adaleti ve milletimizin refahını sağlayabildiğimiz sürece bütün zorlukların üzerinden geleceğimizi belirtmek istedim.
Geçmişte bunun bir sürü örnekleri oldu. Konumuzun asgari ücret olduğu ortamda bunla ilgili yoğun çalışma içindeyken bu tür yayınları kamuoyunda farklı bir algı oluşturmak gayretiyle yaymak insafsızlıktır.
Ergün ATALAY olarak, 28 Şubat’ta, 27 Nisan e-muhtırada, 15 Temmuz’da demokrasiden yana oldum. Özellikle kamuoyuna buradan söylüyorum. 28 Şubat olmasaydı ben bu makamda olmazdım. 27 Nisan bildirisine karşı ilk açıklama yapan kurum TÜRK-İŞ’tir. 15 Temmuz gecesi Sakarya kent meydanında 50 bin kişiye, gece konuşan TÜRK-İŞ Başkanı Ergün ATALAY’dır. Aynı ifadem şuydu; biz bir milyonluk bir aileyiz, bu bir darbe değil işgal girişimi. Buradan TÜRK-İŞ’in ailelerine sesleniyorum herkes sokağa, bayraklarını alacak, çıkacak. O saatte Çin’de olanlar, ülke dışında olanlar konuşuyor biz konuşmuyoruz.
TÜRK-İŞ bütün dönemlerde duruşunu en iyi şekilde tuttu. Daha fazlasını arayanlar internete girsinler 15 Temmuzdaki haykırışımızı izlesinler.
Kurulduğumuz günden beri Türkiye’den, devletinden, emekçiden, mazlumdan ve mağdurdan yanayız. Seçilmiş meşru hükümetlerden yanayız, kim haklıysa ondan yanayız. Milletin ve Milli iradenin yanındayız. Bu tavrımız dün de böyleydi yarın da böyle olmaya devam edecek. Ölene kadar demokrasiden yana olmaya devam edeceğim. Bizim sırtımızda ne sarı, nede kırmızı yelekler olur. Bizim sırtımızda işçinin tulumu var. Haklı olduğumuz meselede sorunlarımızı söyleyeceğim, tenkit edeceğim, ülkeyi yönetenlere çalışanların sorunlarını aktarmaya devam edeceğim.
Herkes bilmelidir ki, TÜRK-İŞ ve Ergün ATALAY olarak her zaman demokrasinin ve milletin yanında olmaya devam edeceğiz.