TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu “3 Aralık Dünya Engelliler Günü” dolayısıyla bir açıklama yapmıştır.
Yapılan açıklamada, engellilerin toplumun ayrılmaz bir parçası olduğu, onlara sağlanan hizmetlerin ayrıcalık değil bir hak olduğu vurgusu yapılmış, engelli hakları için çaba göstermenin toplumun tüm kesimlerinin görevi olduğuna işaret edilmiştir.
TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu’nun açıklaması şu şekildedir:
“ 3 Aralık” tüm dünyada engelli günü olarak kutlanmaktadır.
Her insanın doğuştan sahip olduğu temel hak ve özgürlükleri kullanmasının önünde çoğu zaman engeller ve yetersizlikler bulunmaktadır. Kişilerin doğuştan veya sonradan herhangi bir hastalık veya kaza sonucu bedensel, zihinsel, ruhsal, duysal ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle engelli olması, hakların kullanımını kısıtlayan bir unsur olarak değerlendirilmemelidir.
Gerekli fırsat ve imkan sağlandığında, engelliler beceri ve yeteneklerini yaşamın her alanında gösterebilmektedir.
Birleşmiş Milletler tarafından 2006 tarihinde 61/106 sayılı karar ile kabul edilen ve daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde görüşülerek 3 Aralık 2008 tarihinde onaylanan “Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi” engelli hakları açısından önemli bir aşama olmuştur. Engelli kişilerin haklarına bütüncül bir koruma sağlayan ve bağlayıcılığı olan bu düzenleme 21 inci yüzyılın ilk ve tek insan hakları sözleşmesi olarak büyük önem taşımaktadır.
Engellilerin sağlık, eğitim, istihdam, ulaşılabilirlik ve toplumsal yaşamın diğer alanlarında ayırımcılığa fırsat vermeden fırsat eşitliği tanınması toplumun görevi ve sorumluluğudur.
Engelliler, toplumun ayrılmaz bir parçasıdır. Engellileri daha çok bakıma muhtaç insanlar olarak gören ve tüketici kimliklerini ön planda tutan yaklaşımlar yerine üretici yönlerine ağırlık veren politikaların daha fazla ağırlık kazanması gerekmektedir.
Bu konuda toplumsal farkındalık ve duyarlılık yaratılması önem kazanmakta, sosyal sorumlulukların yerine getirilmesi gerekmektedir. Konfederasyonumuz bu doğrultuda çalışmalarını sürdürmekte, engellilere götürülen hizmetlerin bir ayrıcalık değil, sosyal devletin ve çağdaş yaşamın gereği olarak onlara sağlanan bir hak olduğu görüşünü savunmaktadır.
“Engelli haklarının savunulması ve bu haklara erişimin sağlanması için toplumun tüm kesimleri birlikte işbirliği içinde harekete geçmek görev ve sorumluluğunda olmalıdır.”