TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, 21 Mart 2025 Cuma günü Türkiye Taşkömürü Kurumu Armutçuk Müessese Müdürlüğüne bağlı maden ocağında madencilerle yerin 600 metre altında iftarda bir araya geldi. Atalay’a, TTK Genel Müdür Yardımcısı Fazlı Uncu, GMİS Genel Başkanı Hakan Yeşil, Genel Başkan Yardımcısı İsa Mutlu, Genel Sekreter Yener Arslanbuğa, TTK Armutçuk Müessese Müdürü Tuğrul Toprakçı, GMİS Armutçuk Şube Başkanı Şanver Turan, şube yöneticileri ve kurumda görev yapan maden mühendisleri ve Selüloz-İş Çaycuma Şube Başkanı Bayram Kabuk eşlik etti.
Atalay, maden işçilerinin kendisi için ayrı bir anlam ifade ettiğini ve her Ramazan ayında yanlarında olmaya çalıştığını, kendisinin 2013’ün Eylül ayında TÜRK-İŞ Başkanı seçildiğinde ilk madene girdiğini ve sonra TÜRK-İŞ’e gittiğini söyledi. Maden işçisinin sofrasına konuk olmaktan dolayı memnuniyet duyduğunu belirten Atalay, şunları söyledi:
“Bugün Ramazan’ın 21. günü. Zonguldak, Armutçuk’tayız. Bu akşam yerin 600 metre altında arkadaşlarımızla iftar açtık. Hemen hemen her sene madencilerle Ramazan ayının bir akşamı, veya iki akşamı beraber iftar yapıyoruz. 13 yıldır her yılbaşı gecesi enerji işçisiyle, çöp toplayan kardeşlerimizle ve karayolcularla beraber olmaya gayret sarf ediyoruz” dedi.
Gündeme dair konulara da değinen Genel Başkan Atalay Kamu Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerin devam ettiğini söyledi.
Çayırhan bölgesinde yapılan özelleştirmeyi de eleştiren Atalay, bu bölgede yaşayan 180 bin kişinin yaşam alanlarının yok edilmemesi gerektiğini belirtti.
Atalay, Doruk Madencilikte çalışan bin 70 işçinin Aralık ayından beri maaş alamadığını vurgulayarak, “Bu arkadaşlarımız 4 aydır maaşlarını alamıyor. Ramazan bitiyor, bayrama giriyoruz ama hala çözüm yok. Özelleştirme, bu ülkeye hiçbir zaman hayır getirmedi” dedi.
“Vergi düzenlemesi şart” diyen Atalay, şöyle devam etti:
Bir yılda aldığımız maaşın 2 ayını vergiye kesiyorlar. Vergiyle ilgili bir düzenleme yapmadılar. Burada binlerce işçi, en azından bu sene 1200’e yakın işçi emekli oldu. Onların yerine işçiye ihtiyaç var. Bu ihtiyaç aynı zamanda işçilerin can güvenliği ve çalışma şartlarını da etkilemektedir. Bu ihtiyaç, savunma sanayinde de var, karayollarında da var, demiryollarında da var, enerjide de var, madende de var. Sendikalar bu meseleyi ülke gündemine taşır. Bu meselelerle ilgili panel yapar, seminer yapar. 20 Ekim’de Ankara’da 150 bin üzerinde arkadaşımızla beraber miting yaptık. Dilimizin döndüğünü anlatmaya gayret ettik. Haklı talebimize hala bir cevap vermediler. Onun için bir an evvel ücretle ilgili sıkıntılarımızı çözün. Şu anda alacağı emekli maaşı düşecek diye aşağı yukarı 60 bine yakın arkadaşımız emekli oldu. Bunlar öyle teknik elemanlar ki savunma sanayinde top yapıyor, tüfek yapıyor. Dışarıdan hemen okulu bitiren bir arkadaşımızı alıp gelerek bu topu tüfeği yap dediğin zaman yapamaz, yapamazlar. Yahut enerjide, iletişimde, ulaşımda, şu anda bazı yerlerde karla mücadele var. Bizim arkadaşlarımız o yolun neresinde ağaç var, neresinde viraj var, neresinde uçurum var biliyorlar. Dışarıdan, asgari ücretlilerden buraya bir işçi aldığın zaman burayı öğrenene kadar 5 sene geçer. İş kazaları olmaya devam eder. Biz bunları kime anlatıyoruz? Ülkeyi yönetenlere anlatıyoruz. Diyorlar ki, bu ülkenin ekonomi politikası var ama sosyal politikası yok. İkisini beraber götürmek mecburiyetindesiniz. İşçinin haklı makul talebine kulak versinler.”
“TÜRK-İŞ olarak her şeyin hukuk ve demokrasi içerisinde yürütülmesinden tarafız”
Gündemdeki konuların işçilerin sorunlarını gölgede bıraktığını ifade eden Atalay, İstanbul’daki göz altılara da değindi. Atalay, “Beraber yaşadığımız bu güzel ülkemiz öyle zor bir coğrafyada bulunuyor ki, her gün gündem değişiyor. Gündem değiştiği zaman işçinin, emeklinin, dar ve sabit gelirlinin problemleri öteleniyor.
2-3 gündür gündem İstanbul Belediyesindeki tutuklamalar. TÜRK-İŞ ilkesel olarak her şeyin hukuk ve demokrasi içerisinde yürütülmesinden taraftır. Öncelikle masumiyet karinesine ve hukuki sürece herkes saygılı olmak durumundadır. Şayet bir haksızlığa uğradığımız zaman gene hukuktan yana çare bulmak durumundayız. Ben her yerde ifade ediyorum TÜRK-İŞ kırma, dökme işinde hiç olmadı. Her şey hukuk kuralları içerisinde oldu. Kim ne tepki koyacaksa kırmadan, dökmeden, şiddet dilini kullanmadan tepki koysun” ifadelerine yer verdi.
“Biz işçinin, emeklinin, çalışanın arka bahçesiyiz”
TÜRK-İŞ’in her zaman işçilerin hakkını savunmaya devam edeceğini, taşeron işçilerin kadro beklediğini, kadro beklentilerinin biran önce çözüme kavuşturulması gerektiğini vurgulayan Atalay, “Onun için TÜRK-İŞ dökmeden, kırmadan alanlarda, mitinglerde en yoğun şekilde derdini anlatmaya gayret sarf etti. Biz hiçbir partinin arka bahçesi değiliz. Biz bu ülkenin arka bahçesiyiz. Biz çalışanın arka bahçesiyiz. İşçinin arka bahçesiyiz. Emeklinin arka bahçesiyiz, memurun arka bahçesiyiz. Onun için nerede bir haksızlık varsa onun karşısında durmaya devam ederiz” şeklinde konuştu.