Sayın divan, Sayın Genel Başkanım, Sayın milletvekilim, siyasi partilerimizin değerli yöneticileri yurtdışından gelen kıymetli misafirler, TÜRK-İŞ'in kıymetli başkanlar kurulu üyeleri, değerli basın mensupları, cennet vatanımızın değişik bölgelerinden genel kurulu oluşturan kıymetli delege arkadaşlarım, hanımefendiler, hepinizi TÜRK-İŞ Sendikalar Konfederasyonu adına, TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu adına, şahsım adına saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. Değerli katılımcılar, değerli arkadaşlar Sayın Genel Başkan, değerli çalışma arkadaşım Nazmi dostum, arkadaşım kapsamlı bir şekilde anlatılması gerekenleri sizlere anlattı. Bu sene genel kurullarımızın olduğu bir sene. Bugün TEKSİF'in genel kurulunu yapıyoruz, aynı gün İstanbul'da yine Denizciler Sendikamızın genel kurulu var. TÜRK-İŞ Teşkilat Sekreterimiz Eyüp bey orada divan başkanı. Pevrul bey, Ramazan bey, ben buradayım. İstanbulda olan arkadaşlarımızın selamlarını iletiyorum. Önümüzdeki hafta YOL-İŞ Sendikamızın genel kurulu var. Aynı gün Basisen Sendikamızın genel kurulu var. Geçen hafta TARIM-İŞ genel kurulunu yaptı. Aralık ayına kadar sendİkalarımız genel kurullarını yapacak. Aralık ayının başında da Konfederasyonumuz yapacak. Tabi Haziran ayında ülkemizde genel seçim var. Bizim için, çalışanlar için, herkes için önemli bir seçim. Bu sene hem şubelerimizin, genel merkezlerimizin seçimi, arkadan da TÜRK-İŞ'in seçimi var. Biz çalışanlar işe başlarken, ben mühendis olacağım, doktor olacağım, milletvekili, başkan olacağım diye başlamıyor. Salonda bulunanların tamamı ben de dahil olmak üzere işe başlarken, işçi olacağız, çoluğa çocuğa bakacağız diye başladık. Bu yapının içinde birileri başkan oldu. Ama çalışan arkadaşlarımızın son onbeş senede yetiştirdiği evlatları, kızları, çocukları büyük bölümü ünivertise bitirdi. Benim yaşımdakilerin üniversite okuma imkanı olmadı. Yeni neslin, evlatlarımızın üniversite bitirme imkanı oldu. Şöyle bir yapı vardı, sen işçisin, baban işçi olacak, çocuğun işçi olacak yapı öyleydi ülkede. Devir değişti artık. Bizim çocuklarımız üretimde, yönetimde var, bürokraside var. Bunlar sizin evlatlarınız, çocuklarınız. Biz şu anda kanaat önderleriyiz. Sizlerin içinde bulunduğu sıkıntıları, problemleri ülkenin gündemine getirmek, o meselelerin takipçisi olmak, çözümü için gayret sarf eden insanlarız. Yarın seçim yapacaksınız. Başınızda Teksif Sendikası, TÜRK-İŞ'in amiral gemilerinden bir tanesi. Ölenlerin allah mekanlarını cennet etsin, başta Şevket başkan olmak üzere kalanlara allah şifa versin. Ama Teksif sendikası, Yol-İş Sendikası, Belediye-İş Sendikası. Türk Metal Sendikası bunlar TÜRK-İŞ'in amiral gemileri, bunların üyeleri 100 binin üzerinde. 100 bine yaklaşan sendikalarımız var mı, var. Geçmişte Teksif'in yüzde sekseni kamunun elindeydi. Bu Türk Metal içinde öyleydi. Ama tablo değişti, şimdi yüzde 99'u özel sektör işçisi. Bu Türk Metalde de öyle, Yol-İş'te de öyle, Teksifte'de öyle. Yani sendikacılık yapı değiştiriyor. Bu yapıya biz sendikacılarda uymak mecburiyetindyiz. Pevrul kardeşim ifade etti, 80 senesindeki örgütlü olduğumuz kitlenin sayısını söyledi, şu andaki sayıyı söyledi. Biz sendikacılar geçmişte sözleşme, ikramiye, sosyal hak ve bunun gibi yaşamımızın büyük bölümünü bunlarla ilgili sorunları ülkenin gündemine taşıdık. Bunların dışında ülkede sorunlar var mıydı, vardı. Zaman zaman görmedik, göremedik. En büyük sorun örgütlenmeydi. 13 milyon sigortalının çalıştığı ülkede örgütlü çalışan 1 milyon 100 bin civarında. Bu ülkeyi yönetenlere, bizlere, meclise yakışmıyor. Bizim de noksanlığımız var. TÜRK-İŞ 2015 yılında 2016 yılında bir hedef seçecek o da örgütlenme… Durmak yok sonuna kadar devam edeceğiz. Hedef 1,5 milyon üye. Çünkü üye sayın ne kadar çoksa o kadar rahat yürürsün. O kadar yere sağlam basarsın, o kadar rahat konuşursun, bu mecliste istediğin yasaları rahat çıkartırsın. Nazmi bey ifade etti, biz şu anda ülkenin yüzde yetmişi işçiyiz, memuruz, emekliyiz, çifçiyiz, köylüyüz. Ama mecliste biz beş kişi yokuz. Kendimizi sorgulamak durumundayız. Beş kişinin olduğu yerde bizle ilgili yasa bu kadar çıkar. Patron ağırlıklı bir meclis var. Bu meclis dün de öyleydi, bugünde öyle. Biz kendimize gelmezsek yarın da öyle olmaya devam edecek. Çiftçi mecliste yoksa tarımı kimse anlatamaz ki, tulum giymemiş kişi işçinin derdinden anlayamaz anlatamaz. Kitaptan okumakla, işçi olmadan, yaşamadan, beşte kalkıp altıda iş başı yapmadan anlayamazsın. İşçi olmadan işçiliği söyleyemezin. Tuzu kurular işçinin derdinden anlamazlar. Benim öyle bir arzum niyetim yok ama arzusu olan arkadaşlarımızın TÜRK-İŞ olarak hangi partiden adaysa sonuna kadar arkasında oluruz. Olmak mecburiyetindeyiz çünkü o çatının altında sayımızı yükseltmek durumundayız. Değerli arkadaşlarım; 2014 yılını sendikacılar olarak iyi geçirmedik 13 Mayıs'ta Soma'da, 28 Ekim'de Ermenek'te malesef Eylül ayının başında Şişli'de 3 tane iş cinayetinden toplam 350'ye yakın arkadaşımız rahmetli oldu. İş kazası değil iş cinayeti. Somada da, Ermenek'te de, Şişlide de vardık ama olmak yetmiyor çözüm bulmak durumundayız. Mecliste madencilerle ilgili mükemmel olmasa da bir yasa çıktı. Yasa çalışmasının bir bölümü de devam ediyor. Malesef o arkadaşlarımız ölmeseydi inanın o yasa meclise gelmezdi. Değerli katılımcılar TÜRK-İŞ olarak, sendika olarak çırpınıyoruz üç aydır mecliste madenle ilgili yasa görüşülürken Cumhurbaşkanının ifadesi şuydu, 6 saatten fazla çalışılmasın. İki tane maden sendikası var TÜRK-İŞ'e bağlı, onların talebi şuydu 7,5 saat çalışalım, 5 gün olsun,haftada 37,5 saat çalışalım 2 gün güneşi görelim. Alt komisyondan geçti, meclisteki işçi kökenli sendikacılara teşekkür ediyorum. İki gün güneşi görmek. İstersen Pazartesi tatil yapsın, ister Pazar ama iki gün güneşi görsün. İşverenler, siyasi iktidar çok ayak diretti buna ama mecliste o şekilde inşallah yasalaşacak. İmanın hakim olmadığı gönülde şeytan ihtilal yapar. TÜRK-İŞ Başkanı birşey söylüyorsa o söylediğini yerine getirmek mecburiyetinde. Kıdem tazminatı 30 günün altına bir saat düşerse o oyunda biz oynamayız, ona da müsade etmeyiz. Her sene kıdem tazminatını pişirip pişirip getiriyorlar. Sizin başınızı aşağıya düşürecek hiçbirşey yapmayız. yaptırmayız haberiniz olsun… Değerli arkadaşlarım, değerli katılımcılar; Biz işçiler Ocak ayında aldığımız maaşı Aralık ayının sonunda da almak istiyoruz. 2 bin TL maaş alan Ocak ayındaki kardeşimiz Aralık ayında 1.700 TL alıyor Bize zulüm ediyorlar. Bir an evvel vergi düzenlemesi yapılmalı. Siyasilerimiz ve biz bunun öncüsü olmak durumundayız. Bu yıl sözleşme senesi. Kamuda 180 bine yakın işçimizin sözleşme senesi. Masaya getireceğimiz en önemli talebimiz vergideki çarpık sistemin düzelmesi. Bu haklı bir talep. Haklı talebide bu ülkeyi yönetenler yerine getirmek durumunda. Kıdem tazminatı, vergi bunun ötesinde en az bunun kadar önemli olan ülkemizde bir milyona yakın taşeron işçisi var. 15 Şubat 2014'te Ankara Tandoğan meydanında 50 bin kişiyle devasa bir miting yaptık. 7 senedir TÜRK-İŞ'in tüm yöneticileri buradaki benim başkan arkadaşlarım başta ben olmak üzere taşeronun sıkıntılarını dile getirmeye gayret ediyoruz. izin yok, sosyal hak yok, yemek yok, köle ücreti var. 11 aylık mukavele. Böyle bir çarpık tablo. Arzu ettiğimiz şekilde olmasada ülkenin gündemine geldi. Muhaletefetiyle iktidarıyla son üç aydır taşeronu konuşuyoruz. 6500 işçimizin karayolunda kazandığı davası var. Yargıtay kadroya geçirin dedi. Üç senedir iktidar kadroya geçirmiyor. Haftaya Yol-İş Sendikası'nın kongresi var. Biz bu mahkemeyi kazanan arkadaşlarımızın sorununu en kısa zamanda çözeriz ve çözeceğiz bilginiz olsun. İki gün evvel Hazine Bakanı olumlu açıklamalarda bulundu. Bu ne demek önümüzdeki günlerde hallolacak demek. Hallolduğu zaman bitecek mi, bitmeyecek. Kamuda 20 yıldır çalışan geçici işçiler var, her yerde var. Onların problemleri gündemimize gelecek. Ülke gündemine taşımak bizim işimiz görevimiz. Bu kürsülerden konuşuyorsak, bu makamlarda oturuyorsak görevimiz takip etmek çözümlendirmek. MİGEM var, Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü, 20 bine yakın ocak var. Bu ocakları Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü tek elden Ankara'dan idare ediyor. Soma'da, Amasya'da, Zonguldak'ta genel müdürlük yönetimi var. Beş on çalışanı var bu ocakları idare ediyorlar. Son üç aydır ana muhalefet partisinin genel başkanının da ifade ettiği gibi TÜRK-İŞ olarak bu meseleyi dillendiriyoruz. MİGEM'in taşrada teşkilatları olmadan bu kazaların önüne geçemezler. Çünkü Ermenek'te yaşadık iş cinayetini. Orada su kendi kendine aşağıya inmedi ki. Devlet diyor ki sen bu ocaktan 1000 ton kömür çıkartacaksın, adam 3000 ton kömür çıkartıyor. Bunu Enerji Bakanlığı, Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü soracak ama kimse sormuyor. Ocaklar kapanıyor, ocaklar mühürleniyor, özel sektördeki patron mühürü kopartıp çalışmaya devam ediyor. Hapis cezası gelsin diye söyleyen biziz. Bunlara hapis cezası vermeyeceksiniz kime vereceksiniz. 5 yaşında cocuğa tecavüz ediyorlar, gömüyorlar buna idam yok. Nasıl yok? Başınıza gelsin göreyim. Bakanlık kuruldu, kadınlarımızın cinayetleri yapılan zulüm devam ediyor. Bununla ilgili ağır yaptırımlar getirmek durumunda ülkeyi yönetenler, lafla sözle bitmiyor ki. Bu meselede TÜRK-İŞ başkanının meselesi, o çocukta yönetimin meselesi. Kıdem tazminatı ne oldu, sosyal haklar ne oldu onları mı anlatacağım. Bunlar da bizim işimiz kadınlar, çocuklar bizim. Başına gelmeden kimse anlamıyor. Kendinize yapılmasını istemediğinizi kimseye yapmayacaksınız. Ama malesef başımıza gelmeden sağır ve kör olmaya devam ediyoruz. Uyuyanı uyandırırsınız sendikacı olur, siyasetçi olur, patron olur, bürokrat olur ama uyuma numarası yapanı uyandıramazsınız. Uyuma numarası yapanı uyandırmak durumundayız. Patronlar, siyasiler, sendikacılar var uyuma numurası yapan. Etrafımızda bir savaş devam ediyor Suriye'de, Irak'ta. Malesef Saddamı arar duruma geldi Iraklılar. Saddam'dan daha büyük zulüm yapıyor darbeyi yapanlar. Suriye'de 200 bine yakın insan öldü, kimsenin çıtı çıkmıyor. Fransada 13 gazeteci oldu öldürenleri lanetliyorum, dünya ayağa kalktı. 200 bine birşey yok, 12 kişiye herşey serbest. Bu çifte standarttan dünya vazgeçmeli. Açlıktan ölenler var dünya sessiz kalıyor. Silahları satanlar dünyada savaşları önleyemezler. Silahları satanlar savaşları körüklüyor. Hepimiz gözümüzü açmak durumundayız. Değerli katılımcılar biz TÜRK-İŞ olarak Türkiye'den yana olduk, temsil ettiğimiz işçilerden yana olduk. Dün de öyleydi bugünde öyle benden sonra da öyle olmak durumunda. Her görşten insan var TÜRK-İŞ'te. Sağcısı, solcusu, alevisi var, Tuncelilisi, Adapazarlısı, Kırıkkalelisi herkes var. Patronun hükümetin sendikası olmaz,TÜRK-İŞ, Türkiye'nin işçinin sendikası. Son günlerde örgütlenme meselesinde illerde ilçelerde arkadaşlarımızı sıkıntıya sokan Belediye Başkanları, siyasiler var. TÜRK-İŞ başkanlar kurulu, yönetimi meydanı onlara boş bırakmaz müsaade etmez. Herkes aklını başına toplamak mecburiyetinde. işçilik fonunda 80 katrilyona yakın para var. Yüzde 17'sini kullandık yüzde seksenüçünü işçiler kullanmıyor. Hükümet köprü, yol yapıyor yapmaya devam ediyor. İşsizlik fonundan istifade etmek o kadar zor ki, 5 milyon 700 bin müracaat var, 3800 bin kişi istifade etmiş. 1,5 milyon kişi istifade edemiyor. Bu 3 yılı aşağıya çekmek durumundayız bu paraları da yukarı çekmek durumundayız işsizlik fonundan arkadaşlarımız istifade etsin. Göreve başlarken darphane grevi vardı, sözleşmeyi masada rahat bağlarsınız. Ama 15 gün greve gitmiş arkadaşımızın grevini masada bağlamak o kadar zor ki. Geldik darphaneyi üç gün içinde bağladık. Saatlerce patronlarımızla pazarlık yaptık, başkanlar kurulumuz orada. Siz direnmeseydiniz, Teksif yönetimi, TÜRK-İŞ olarak bu işi halledemezdik. Üç gün evel Selüloz-İş'in grevi vardı. Selüloz-İş yönetimi ve TÜRK-İŞ yönetimi gece ikide sözleşme imzaladık. Biz TÜRK-İŞ Konfederasyonuyuz. Başınızı aşağıya düşürecek yanlış birşey yapmayız. Seçtiğiniz insanların sonuna kadar arkasında durun inanmıyorsanız seçmeyin. Ama seçtikten sonra ailenizin ferdi gibi arkasında durun. Üç buçuk sene evin ağabeyi, gibi, evladı gibi görün. Son altı ay ne düşünüyorsanız seçimde onu uygulayın. Teksif Sendikası, TÜRK-İŞ'i kuran en büyük sendikalarımızdan biridir. TÜRK-İŞ'ten evvel kurulan bir sendika'dır. Nazmi bey çalışma arkadaşım. Bu kongrenin sizlere, Nazmi bey'e, onun yönetimine,ülkemize, ailemize hayırlı olmasını diliyorum. Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum hoşçakalın.