1952 yılında kurulan TÜRKİŞ, ülkenin ekonomik ve sosyal dönüşümüne ivme kazandırmış, çalışma hayatına önemli katkıda bulunmuştur. TÜRKİŞ 64 yıldır bu ülkede işçi hareketinin lokomotifi, temsil ettiği insanların hak ve menfaatlerini korumak noktasında liderlik yapmış dev bir kurumdur.
Ülkede yaşanan ekonomik ve politik koşulların zorluğu, bu alandaki gelişmelerin olumsuz yansımalarına karşın TÜRKİŞ, çalışanlarının hak ve çıkarları doğrultusunda gerekli hedefleri her zaman tespit etmiş ve bunları gerçekleştirme mücadelesini vermiştir.
TÜRKİŞ 23. Çalışma Dönemi, Aralık 2015’te yapılan olağan genel kurul toplantısının ardından yeni bir umut ve mücadele kararlığıyla başlamıştır. Önümüzdeki dönemin yol haritası alınan kararlarla belirlenmiş ve güven tazelenmiştir. Konfederasyonumuzun en üst karar organı olan genel kurulda alınan kararların hayata geçirilmesi, hep birlikte daha iyi çalışma ve yaşama koşullarının sağlanması, hepimizin ortak hedefidir. Halkın refahını, gelir seviyesini artırmak ve aynı zamanda çalışanların temel hak ve çıkarlarını korumak, bu doğrultuda sürdürülecek kararlı ve aktif bir mücadeleyle mümkün olacaktır.
Gerçekleştirilen genel kurulumuz her bakımdan örnek olmuştur. Üye 34 sendikamız ve genel kurulu oluşturan delegelere, bu örnek genel kurulu gerçekleştirme imkanını verdikleri için teşekkür ederim.
Konfederasyonumuz, seçilmiş organ temsilcileri ve üye sendikaları yöneticilerinin birlikteliği ve önderliği, işçilerin ve ailelerinin dayanışmasıyla, geçmişten geleceğe taşınan birikimi ve deneyimiyle sorumluluklarının gereğini yerine getirecektir. Ülkemizde yaşanan terör olayları, nedenleri ve sonuçlarıyla bölgesel ve küresel düzeyde değerlendirilmelidir. Geçmiş yıllarda farklı biçimlerde bunun acısını yaşadık ve millet olarak ağır bir bedel ödedik. Biz tavrımızı hep ülkenin birliği ve bölünmez bütünlüğünden yana koyduk. Her zaman “Önce Türkiye” dedik. Temel insan hakları, çoğulcu ve özgürlükçü demokrasi kurallarının egemen olmasını savunduk.
Yaşanan terör saldırıları sonucu son aylarda onlarca güvenlik görevlimiz, askerimiz şehit oldu, onlarca vatandaşımız hayatını kaybetti. Bu hepimizi derinden yaralamaktadır. Her şehit haberi, her ölüm haberi aileye, topluma düşen bir ateş topudur. Ülkeyi, yüreğimizi yangın yerine çevirmektedir.
Amaçlanan bellidir. Biz bu oynanmak istenen oyunu çok iyi biliyoruz. Geçmişte de yaşadık. Toplumda bir tedirginlik, bir endişe, bir gelecek korkusu yaratılmak istenmektedir. Bir arada yaşamak isteğimiz, kardeşliğimiz, huzurumuz hedefe konulmaktadır.
Ülkemizin huzur ve istikrarını bozarak kargaşa ortamı yaratmayı amaçlayan bu haince saldırıları, yine milletimizin birlik ve beraberliği sayesinde ortadan kaldıracağız.
Biz demokratik bir ülkede, hukukun üstünlüğü ve temel insan hak ve özgürlükleri çerçevesinde yaşamak istiyoruz. Hepimizin ortak paydası öncelikle insan hayatına saygı olmalıdır.
TÜRKİŞ büyük ve öncü kuruluştur. Sorumluluğu sadece üyesi sendikalar, işçiler ve aileleri ile sınırlı değildir. Ülkenin her alanında yerine getirmesi gereken sosyal, ekonomik ve politik sorumlulukları bulunmaktadır. Nerede bir mağdur, bir mazlum varsa, sorununa imkanları ölçüsünde çözüm getirmek, yarasına merhem olmak geçmişten bugüne şiarımız olmuştur.
Suriye sınırları içerisinde yaşayan Bayır Bucak Türkmen kardeşlerimizden bazıları, iç savaş nedeniyle yaşadıkları yerlerden, yurtlarından ayrılmak zorunda kalmıştır. Tüm dünyanın gözleri önünde Türkmen kardeşlerimize yapılan saldırılar, kadın, bebek, yaşlı, genç ayrımı olmaksızın sivil vatandaşlara yönelmiştir. Dünyanın başka yerlerinde meydana gelen terör saldırılarına en etkin tepkileri gösteren ülkeler maalesef bu katliama seyirci kalmıştır.
Genel Kurulumuzda alınan bir kararla, Bayır Bucak Türkmen kardeşlerimizin mağduriyetlerini kısmen gidermek ve destek olmak amacıyla bir yardım hesabı açılmıştır. Üye sendikalarımızın katkılarıyla toplanan para kendilerine ulaştırılmak üzere Hatay Valiliğine düzenlenen törenle teslim edilmiştir. Ayrıca daha sonra, talep üzerine, binlerce çocuğa verilmek üzere oyuncak gönderilmiştir.
TÜRKİŞ’in büyüklüğü, toplumsal sorunlara duyarlılığı ve yerine getirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle millet tarafından karşılık görmektedir.
Kamuda geçici statüde çalışan binlerce işçi bulunmaktadır. Bu işçiler altı aydan daha az çalıştırılırken, çalıştıkları işyerlerinde taşeron işçisi istihdam edilmekte ve taşeron işçilerinin işçilik maliyetleri daha da yüksek olabilmektedir. Geçici işçilerin yılda 360 gün çalıştırılmaları ile çoğu işyerinde alt işveren uygulamasıyla hizmet alımı ihalesine gidilmesine de ihtiyaç kalmayacaktır. Yıllardır başarılı olarak çalışan, bilgi, beceri ve deneyimleri ile işyerine faydalı bu işçilerin daimi kadroya geçirilmeleri için gerekli düzenleme bir an önce yapılmalıdır.
“Taşeron işçisi” olarak tanımlanan çalışma biçimi birçok haksızlığı ve ayırımı içinde barındırmaktadır. Taşeron işçilerinin tamamının kamuda kadroya geçirilmesi öncelikli görüşümüzdür. Sendikal örgütlenme içinde olanların toplu iş sözleşmesi sürecindeki sıkıntıların, ücret ve sosyal yardım ödemelerindeki sıkıntıların giderilmesi çalışmaları devam etmektedir. Hakların sağlanması ve
korunması için “çerçeve protokol” yapılması gündemdedir.
Geçtiğimiz dönemin önemli bir gelişmesi asgari ücretin aylık net 1.300 TL olarak belirlenmesi olmuştur. Hükümetin önerisine işveren kesimi temsilcileri katılmamış, işçi kesimi adına görev yapan Konfederasyonumuz temsilcileri, asgari ücretin yürürlüğe girmesini temin etmek için olumlu oy kullanmıştır.
Yıllardır ifade ettiğimiz gibi, asgari ücret çalışmalarında belirleyici olan Hükümetin yaklaşımı ve bakış açısıdır. Hükümet bu sefer yaklaşımını çok açık ortaya koymak durumunda kalmıştır. Yeni asgari ücrette gerçekleştirilen artış önemli olmakla beraber geçim şartları dikkate alındığında yine yetersiz kalmıştır. Devletin resmi kurumu bile asgari ücretin aylık net 1.600 TL olması gerektiğini hesaplamıştır.
Asgari ücret bir bakıma ülkede uygulanan ekonomik ve sosyal politikanın bir yansımasıdır. Asgari ücretli bir çalışan, eğer vergi mevzuatında gerekli düzenleme yapılmaz ise, Ekim ayından itibaren 70 TL eksik alacaktır. Bu durum ülkede uygulanan adaletsiz vergi politikasının bir sonucudur. Bütün ücretli kesimin, gelir vergisi tarifesi ve oranlarındaki adaletsiz yapı nedeniyle, aldığı net ücret azalmaktadır. Bu kapsamda, asgari geçim indiriminin asgari ücret seviyesine getirilmesi kısmi bir iyileştirme sağlayacak, ayrıca vergi oranları ile gelir vergisi tarifesinde ücretli çalışanlar için iyileştirmeler yapılması da olumlu olacaktı. Ancak Hükümet bu konuda, talep ve beklentilere rağmen, henüz bir düzenleme yapmamıştır.
Başbakanlık tarafından TBMM’ne 08.02.2016 günü sunulan “İş Kanunu ile Türkiye İş Kurumu Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile 4857 Sayılı İş Kanunu daha tasarı halindeyken kabul edilmeyen bazı düzenlemeler şimdi yeniden yasal zemine taşınmak istenmektedir.
Özel İstihdam bürolarının faaliyetlerinin geçici iş ilişkisini de içerecek şekilde genişletilmesi amacıyla yapılmak istenen düzenlemeler yeni değildir. Bu konuda Konfederasyonumuzun görüşü de açık ve nettir. Şimdi bir kez daha TBMM gündemine taşınan düzenleme birçok işçi için tehdit niteliği taşımaktadır. Aynı şekilde getirilmek istene esnek çalışma modelleri ve kıdem tazminatı düzenlemesi, bizim duyarlı olduğumuz konular arasındadır. İşçilerin kazanılmış haklarından geri dönüşe müsaade edilmeyecektir. Birçok çalışan için “mayınlı alanlar” oluşturacak “kiralık işçi” düzenlemesine karşı duracağımızı açıkça beyan ettik. Hükümetin sosyal tarafların uyarı ve itirazlarını dikkate alacağını ve bu yanlıştan döneceğini umut ediyoruz.
TÜRKİŞ olarak çalışanlarımızın haklarının korunması mücadelemize kararlılıkla devam edileceğinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.