TÜRK-İŞ 23. Olağan Genel Kurulu 5-7 Aralık 2019 tarihinde Konfederasyonumuza yakışır coşkulu bir ortamda yapılmıştır. Yönetim Kurulumuza olan güven bir kez daha yenilenmiştir. Bu ulvi göreve tekrar seçilmemiz nedeniyle Yönetim Kurulu üyesi arkadaşlarım ve şahsım adına tüm delegelerimize ve teşkilatımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Bizlere tevdi ettiğiniz bu görevi ülkemizin ve işçilerimizin hak ve çıkarlarını koruyarak hayata geçireceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
Yönetim Kurulumuz, Genel Kurulumuzda alınan kararlarla bize verilen görevleri titizlikle yerine getirecektir. Delegelerimizin yaptığı eleştiri ve öneriler çalışmalarımıza ışık tutacaktır. Ülkemizdeki sosyal ve ekonomik gelişmeler dikkate alınarak yapacağımız plan ve programlarla Türk işçi hareketini hedeflenen düzeye ulaştırma gayreti içinde olacağız. Yeter ki bugüne kadar sürdürdüğümüz birlik ve beraberliğimizi, her gün daha da pekiştirerek devam ettirelim. Sizlerden alacağımız güçle, birlik ve beraberlik ruhuyla bu görevleri başaracağız.
***
Ortadoğu’da sürmekte olan savaşların, terörle mücadelemizin, ABD’nin ve AB ülkelerinin ikiyüzlü tutum ve davranışlarının ülkemiz üzerindeki etkilerinin yarattığı olumsuzluklar nedeniyle oluşan sorunlar, çalışma hayatımıza ilişkin sorunların çözüme kavuşturulmasını güçleştirmiştir. Tüm girişimlerimize ve yoğun uğraşlarımıza rağmen çözüme kavuşturulmayan sorunlarımız ekonomimizdeki olumsuzluklara bağlı olarak daha da ağırlaşmış ve farklı sorunların da ortaya çıkmasına yol açmıştır.
Sorunlarımızın en önde geleni, ücret düzeylerimizin düşüklüğü ve adil olmayan vergi sistemimizdir. Bugüne kadar her ortamda, adil olmayan vergi sisteminin düzeltilmesini ve çalışanların ücretlerinden kesilen verginin makul düzeye indirilmesini talep ettik. Toplu iş sözleşmeleri ile elde ettiğimiz ücret artışları adaletsiz vergi sistemi nedeniyle yılsonu- na doğru eriyip gitmektedir. Ocak ayında işçinin eline geçen ücretin artan vergi oranları nedeniyle kaybolmasını engelleyecek bir yapıya dönüştürülmesi tarafımızdan ısrarla talep edilmektedir.
***
Kıdem tazminatına ilişkin kazanılmış haklarımızı sonuna kadar korumakta kararlıyız. Bu konuda işçiler aleyhine yapılacak değişikliklerin karşısında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir.
İş sağlığı ve güvenliği mevzuatımız 20.06.2012 tarihinde kabul edilen 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile tek yasa bünyesinde toplanmışsa da, iş kazaları ve meslek hastalıklarının azalması konusundaki amaç henüz gerçekleşmemiştir. Sosyal Güvenlik Kurumu’nun verilerine göre her gün dört işçimiz iş kazaları sonucunda hayatını kaybetmekte yüzlercesi de yaralanmakta veya malul kalmaktadır. İstatistiksel verileri tam tespit edilemeyen meslek hastalıklarında ise sayının daha çok olduğu tahmin edilmektedir. Bu olumsuz gelişmenin nedeni iş kazaları ve meslek hastalıklarına karşı ülkemizin toplumsal yapısına ve üretim yöntemlerine uygun politikalar belirlenip uygulanmamasıdır. Bir diğer önemli neden de işverenlerin maliyetleri artıracağı kuşkusu ile sorumluluklarına karşı duyarsız kalmalarıdır.
***
Ülkemizin ağırlaşan ekonomik koşullarına bağlı olarak örgütlenmedeki güçlükler devam etmektedir. Yapısal hale dönüşen işsizliğin giderek artması, örgütlenmemizin önüne konulan en büyük engel olmuştur. Sendikaya üye olmak isteyen işçilerin iş akitlerinin feshedilmesi, bu uygulamanın acımasızca sürdürülmesi, işçilerin sendikalara üye olmalarını engellemektedir. Kurumsal yapıya kavuşmamış işverenlerin örgütlenmeye karşı olumsuz tavırları kabul edilir bir davranış değildir. Oysaki sendikaların demokrasinin vazgeçilmez yapıları olduğu gibi, çalışma barışını sağlayan verimliliğin artışına ve kalitenin yükselmesine katkı sağlayan örgütler olduğu kanıtlanmıştır.
***
Örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasına ilişkin çalışmalarımız etkin bir şekilde devam edecektir. Kıdem tazminatının bireysel emeklilik sistemi ile birleştirilerek hak kaybına yol açacak düzenlemeleri kabul etmiyoruz.
***
Reform adı altında yapılan düzenlemeler sosyal güvenlik sisteminin sorunlarını ortadan kaldıramamıştır. Halen devam etmekte olan sorunlar sosyal taraflarla görüşülerek asgari müştereklerde sağlanacak mutabakat doğrultusunda yapılacak yasal düzenlemeler ile çözüme kavuşturulabilecektir. Sistemin sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması için Konfederasyonumuz üstüne düşeni yapmaya hazırdır. Emeklilik koşullarını yerine getiren ancak yaş şartına takılanların mağduriyeti bu kapsamda ele alınmalıdır.
***
Asgari Ücret Komisyonu’nun sayısal olarak oluşum şekli işçinin taleplerinin kabul edilmesine imkân vermemektedir. Asgari Ücret Komisyonu’nun yapısının değiştirilerek işçi temsilcilerinin taleplerinin dikkate alınacak şekilde yeniden oluşturulması gerekli görülmektedir. Asgari ücretin belirlenmesine ilişkin temel verilerin kanunla düzenlenmesinin zorunlu olduğu bugüne kadar ki uygulamalardan anlaşılmıştır. Aksi takdirde bu komisyonun kabul ettiği asgari ücret, çalışanlar, hatta toplum tarafından içe sindirilmeyecek, vicdanları rahatsız etmeye devam edecektir.
***
Taşeron aracılığıyla işçi çalıştırılmasına karşı başlattığımız mücadele etkin olarak sürdürülmüş ve sonrasında 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkarılmıştır. Bu Kararname ile kamu kurum ve kuruluşları taşeronlarının yanlarında çalışan işçilerin önemli bir bölümü ilgili kurum- ların sürekli ve geçici işçi kadrolarına geçirilmiştir. Kısmi süreli olarak çalışan işçilerin çalışma süreleri de her yıl için 9 ay 29 güne kadar uzatılması sağlanmıştır. Ancak başta KİT’lerde çalışanlar olmak üzere bazı işçilerin kamuda kadroya geçirilmemesi mağduriyete neden olmuştur. Kaldı ki çoğu kamu kurum ve kuruluşları kanuna karşı hile yolu ile asıl işlerini bölümlere ayırarak anahtar teslimi adı altında yaptıkları ihaleler ile asıl işlerini taşeronlar vasıtasıyla çalıştırılan işçi yaptırmaya devam etmektedir. Özel sektörde ise taşeron aracılığı ile işçi çalıştırılması hız kesmeden devam etmektedir.
***
696 sayılı KHK ile çalışma hayatına yeni sorunlar da eklenmiştir. Geçiş yapan işçilerin toplu pazarlık hakları ellerinden alınmış, artan enflasyona rağmen Kararname ile belirlenen oranın üstünde ücret artışı sağlayamamaları telafisi mümkün olmayan mağduriyete yol açmıştır. Kanun Hükmünde Kararnameyle, Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na aykırı olarak yapılan düzenleme ile kadroya geçirilen işçilerin yaptıkları işlere uygun olarak her biri için ayrı bağımsız işyeri tescil edilmesi işyerindeki çalışma barışını bozmuş, aynı amaca hizmet eden sendikalar arasında gereksiz sürtüşmelerin yaşanmasına neden olmuştur. Bu olumsuzluğun giderilmesi için duyarlı çalışmalarımız devam edecektir. KİT’lerde taşeronların yanında çalışan işçilerin kadroya geçirilerek, özel sektör ile kamu kurum ve kuruluşlarının kanuna karşı hile yolu ile asıl işlerini bölüp anahtar teslimi adı altında yaptıkları ihalelerle taşeronlar aracılığıyla işçi çalıştırılmasına son verilene kadar mücadelemiz sürecektir.
***
Yönetimimiz, ülkemizin terörle mücadelesinde sonuna kadar devletimizin yanında yer alırken, özetle değindiğim çalışma hayatının sorunlarını çözerek, işçilerimizin hak ve çıkarlarını koruyup, geliştirmek gayreti içende olacaktır. TÜRK-İŞ olarak halkımızın ve çalışanlarımızın umudu olmaya devam edeceğiz.
***
Ülkemizin bugününde ve yarınlarında “Ankara’da TÜRK-İŞ vardır” şiarı hiç kimse, hiçbir çevre tarafından unutulmamalıdır. Üyelerimiz, çalışanlarımız ve vatandaşlarımız TÜRK-İŞ>in varlığının güveni içinde olmalıdırlar.
***
Bu duygu ve düşüncelerle yeni çalışma döneminin üyelerimize, vatandaşlarımıza, çalışma hayatına huzur, güven ve başarı getirmesini diliyorum.