Prof. Dr. Turhan Esener 3. İş Hukuku Uluslararası Kongresi, İstanbul Kültür Üniversitesi Ataköy Kampüsü Akıngüç Oditoryumda çalışmalarına başladı.
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ) tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen “Prof. Dr. Turhan Esener İş Hukuku Uluslararası Kongresi” başladı. Konfederasyonumuz ile İKÜ Hukuk Fakültesi’nin iş birliğiyle düzenlediği kongrede, iş hukukunda temel hak ve özgürlüklere ilişkin güncel sorunlar tartışıldı.
İki gün sürecek etkinlikte, kongreye adını veren Prof. Dr. Turhan Esener, TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Ramazan AĞAR, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi Başkanı Mehmet Çamur, TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Kudret Önen, İKÜ Rektörü Prof. Dr. Erhan Güzel, İKÜ Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Dr. hc. mult. Bahri Öztürk gibi önemli isimler yer aldı.
“İŞÇİLERİMİZİN SORUNLARI BÜYÜKTÜR”
Kongreye katılım sağlayan TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Ramazan AĞAR, işçi sorunlarının büyüklüğüne dikkat çekti. AĞAR, “Ülkemizin sorunları vardır, işçimizin sorunları da büyüktür.Ancak bizler biliyoruz ki ülkemiz olmadan bu sorunların önemi yoktur. Ülkemizin ve devletimizin varlığı, milletimizin ortak çıkarlarımız içerisinde birliği her şeyin üstünde gelir. Çalışma hayatında işçilerin önünde dağ gibi sorunlar bulunmaktadır. Bizler mağdur kesimin temsilcileriyiz” ifadelerini kullandı.
İş cinayetlerine de dikkat çeken AĞAR: “Çalışma hayatında işçilerin önünde dağ gibi sorunlar var. İstihdam güvencesi, asgari ücret, sendikalaşma özgürlüğünün kullanılması, toplu iş sözleşmesi süreci, insanca yaşama ve çalışma şartlarının sağlanmamış olması, sosyal güvenlik hakları sorundur. Bütün bu konular iş hukukunun temel konuları arasında yer alıyor. İşçi hak ve özgürlükleri, demokratik sistemle uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarla doğrudan ilgili bir alanda aksaklık varsa çalışma hayatına da yansıyor.” dedi.
“696 SAYILI KHK İLE YAPILAN DÜZENLEMELER EKSİK KALMIŞTIR”
Taşeron işçilerin sorunlarının 696 sayılı kanunla düzenlendiğini hatırlatan Ramazan AĞAR, şunları söyledi:
“Konfederasyonumuz tarafından çalışma hayatının kanayan yarası olarak tanımlanan bu sorunun çözümü doğrultusunda 696 sayılı KHK ile yapılan düzenlemeler olumlu fakat eksik kalmıştır. Yapılan düzenleme sonucu kadro hakkından mahrum işçiler bulunmaktadır. Hukukumuzda iş koluna göre sendikalı örgütlenme benimsenmiş, faaliyet yönünden ise iş yeri esas alınmıştır. Aynı iş yerinde farklı iş kolunda kurulu sendikaların örgütlenmesine ve birden fazla toplu iş sözleşmesi yapmasına imkan verilmesi, iş yerlerinde kargaşa ve sendikalı çatışmaya yol açarak çalışma huzurunun bozulmasına neden olabilecektir. Kadroya alınan taşeron işçileri, asıl işveren iş kolunda tescil edilmelidir. Bugün ülkemizdeki sendikalı örgütlenmenin önündeki en büyük engellerden birisi yetki mekanizması olmaktadır. İşçiler toplu iş sözleşmesiz bırakılmamalıdır.”
“İŞÇİLİK ALACAKLARINDA ARABULUCULUK İHTİYARİ KALMALIYDI”
Zorunlu arabuluculuk uygulamasının başladığını söyleyen TÜRK-İŞ Genel Mali Sekreteri Ramazan AĞAR, işçilik alacaklarında arabuluculuğun ihtiyari kalması gerektiğini söyledi. AĞAR, “İş Mahkemeleri Kanunun hazırlık çalışmaları sırasında arabuluculuk uygulamasının dava şartı haline getirilmesine, zorunlu olmasına, olumlu bakmadığımızı belirtmiştik. İşçilik alacaklarında arabuluculuk ihtiyari kalmalıydı. İşçiler arabulucu nezdinde o ana kadar hak etmiş oldukları yasal haklarının üstünde anlaşma yapamıyorlar. Uzun sürecek ve masraflı olabilecek dava sürelerini de beklemiyorlar. Bu konuda uygulamanın ne getireceğini biraz beklemek düşüncesindeyiz. Zorunlu arabuluculukla ilgili olarak işçi hassasiyetini bilen, iş hukukunda uzman arabulucuların daha fazla uygulamaya katılmalarının faydalı olacağını düşünüyoruz. Bunu unutmayalım, bir işçi işvereni ile eşit koşullara sahip değildir. Bu nokta da gözden kaçırılmamalıdır” diye konuştu.