“Bugün tüm dünyada emekçiler, emeğin uğradığı haksızlığa direniyor. Ülkemizde işçiler, ekmek, barış, özgürlük diyor. Özgürlük, adalet temeline dayalı toplumsal barış diyor. Bugün Türkiye’nin her yerindeyiz, Ankara Tandoğan’da, İzmir Gündoğdu’da, Diyarbakır Dağkapı’da, Eskişehir Sıhhıye’de, Adana İstasyon’da, Bursa Kent Meydanındayız.
Bu gün bu meydanı Bolu’dan, Düzce’den, Sakarya’dan, Yalova’dan, Bursa’dan, İstanbul’un en ücra ilçelerinden gelerek dolduran siz değerli işçi kardeşlerime, Konfederasyonumuz ve şahsım adına teşekkür ediyor hoş geldiniz diyorum.
Değerli arkadaşlar;
Dün Karaman’da iki işçimiz iş kazası nedeniyle yaşamını yitirdi. İşçi kardeşlerime Allah’tan rahmet aile ve yakınlarına sabırlar diliyorum.
Bu örnek dün başımıza geldi. Ancak ülkemizde her gün ortalama 200 iş kazası meydana gelmekte ve bu kazalarda her gün 4 işçi yaşamını yitirmektedir. Bu iş kazaları ülkemizin ayıbıdır. Devlet yetkililerin en hızlı şekilde daha etkin düzenlemeler yapması ve işletmeleri bu konuda daha fazla bilgilendirmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar;
Ülkemizde 30 işçiden daha az işçi çalıştıran işletmelerin sayısı toplam işletmelerin yüzde 98’ini oluşturmaktadır. Bu işletmelerde sendikal örgütlenme yapmak neredeyse imkansız.
Cumhuriyet Halk Partisi bu konu hakkında Anayasa Mahkemesine 16 ay önce başvuru yaptı ancak hiçbir sonuç alamadı. Anayasa Mahkemesinin bir an önce örgütlenmenin önündeki bu engeli kaldırması, bu konuyu çözüme kavuşturması gerekmektedir.
Değerli, arkadaşlar;
Bugün grevde olan tekstil işçileri ver. Punto Deride 276 gündür devam eden haklı bir grev var. Buradaki 82 işçi kardeşimiz canla başla hakları için mücadele ediyorlar. Punto Deri işçilerine bir kez daha buradan sesleniyorum, haklı grevinizde TÜRK-İŞ olarak sonuna kadar arkanızdayız.
Aynı şekilde Muğla Yatağan, Yeniköy ve Kemerköy’de 8 aydır devam eden bir direniş var. Bu arkadaşlarımız 24 gündür Ankara’da, eylemlerine devam ediyorlar. İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı duruyorlar. Henüz özelleştirme ihalesi yapılmış değil. Ancak söz konusu ihale bedellerine baktığımızda, mevcut işletmeler beşte bir fiyatına satılmak istenildiği görülüyor. Hükümet yetkililerine sesleniyorum; bu özelleştirmeleri bir an önce durdurun, bu talana bir son verin.
Değerli, arkadaşlar;
15 Şubatta Ankara Sıhhiye meydanında on binler bir araya geldik, kölelik düzenine, taşeronlaşmaya hayır mitingi yaptık.
Ülkemizde 1 milyon taşeron işçisi var. Bu işçilerimiz asgari ücretle çalışıyor, aynı tezgâhta birlikte çalıştığı arkadaşı sosyal haklarını alırken, öğle yemeğini yerken, servisle evine dönerken, yıllık izin hakkını kullanırken, tatile çıkarken taşeron işçisi bunların hepsinden mahrum olarak çalışıyor.
TÜRK-İŞ’in önderliğinde bu sorunların çözümü için girişimler oldu. Önümüzdeki günlerde taşeron işçilerinin mevcut durumlarının daha iyiye taşımak için meclise yasa teklifi gelecek. İnşallah bu konuyu da alnımızın akıyla halledeceğiz.
Değerli arkadaşlar;
Bu ülkede işçiler sendikalı oldukları için işlerinden atılıyorlar. Örgütlenmenin önündeki en önemli engel işverenin bu baskısı.
Herkes istediği takımı tutarken, istediği partiye oy verirken hiç kimse istediği sendikaya üye olamıyor. Belediyelerde başkanların baskısı, özel işletmelerde işverenlerin baskısı var.
Yerel seçimlerden önce bunun bir örneğini Ankara Büyükşehir Belediyesinde yaşadık. Yıllardan beri bu belediyede sendikal örgütlenme yapmak isteyen sendikaların önü, belediye başkanının baskısıyla kesildi. Seçim öncesinde ise 7000 işçi belediye tarafından gösterilen sendikalara üye yapıldı.
Buradan tekrar söylüyorum, siparişle sendikacılık olmaz. Herkes aklını başına alsın.
Değerli arkadaşlar;
Önümüzdeki günlerde çok önemli bir kampanya başlatacağız. İşçimizi ve ailelerini, bununla birlikte bütün toplumu sendikalı işyerlerinin ürettiği malları tüketmeye teşvik edeceğiz. Örgütlenmenin önünde engeller oluşturan işverenlerin ürettiği malları boykot edeceğiz. Bunun için çalışmalarımız son hızıyla devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar;
Ülkemizde şu an 841 devlet hastanesi, 102 üniversite hastanesi ve 519 özel hastane bulunmaktadır.
Hepinizin hatırlayacağı gibi sosyal güvenlik reformu yapılırken herkes sağlık sisteminden ücretsiz olarak rahatça faydalanacak deniliyordu.
4 Haziran 2008 tarihi öncesi ilave ücret alınmıyordu. 4 Haziran 2008 tarihinde yüzde 30, 1 Ocak 2010 tarihinde yüzde 70, 26 Mart 2012 tarihinde yüzde 90, 22 Ekim 2013 tarihinde yüzde 200’e yükseltildi.
Bizim işçimiz, emeklimiz, memurumuz artık bu hastanelere gidemez hale geldi. Bununla birlikte işçimiz her ay ücretinden sağlık sigortası için para ödemesine rağmen, hastanelere gittiğinde tekrar sağlıkta katkı payı adı altında ödeme yapıyor bu da yetmezmiş gibi aldığı ilaç için de ayrıca ödeme yapıyor. Buradan Sağlık Bakanına, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına sesleniyorum; bu düzenlemelerin bir an önce tekrar gözden geçirilmesi, işçinin, emeklinin, memurun daha rahat hizmet alması sağlanmalıdır.
Değerli arkadaşlar;
Ülkemizde kadına yönelik şiddet, çocuklara yönelik şiddet her geçen gün artmaya devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Adana’da 6 yaşındaki Gizem Akdeniz’i hunharca öldürdüler. Bu gibi olaylar ülkemizde çok sık yaşanıyor. Biz ülkemizde idam cezasını kaldırdık, peki size soruyorum bu katiller için hangi ceza makbuldür” dedi.
TÜRK-İŞ Genel Başkanının konuşmasının ardından Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk’da bir konuşma yaptı. Daha sonra sanatçı Onur Akın’ın konseri ile meydanda bulunan onbinler 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü Kutladı.