Programa; TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün ATALAY, Çalışma Ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr Vedat BİLGİN, TÜRK-İŞ Yönetim Kurulu Üyeleri, Soma’daki maden faciasında hayatını kaybeden merhum Ahmet SOLUK’un eşi Eda SOLUK, Sendika Genel Başkanları, Şube Başkanları ve TÜRK-İŞ’te görev almış eski yöneticiler katıldı.
TÜRK-İŞ’in geçmişten günümüze yönetiminde ve kurumlarında görev almış yöneticileri rahmetle ve minnetle anarak konuşmasına başlayan Genel Başkan Ergün ATALAY, TÜRK-İŞ’ in 70 yıldır ‘Ne Emekten vazgeçeriz, ne de vatandan sözü’ ile hareket ettiğini söyledi.
Mecliste emekçi kesiminin temsiliyetinin azlığına dikkat çeken Genel Başkan Ergün ATALAY, “Sendikalar benim ülkemde maalesef yarım asırdır meclisin, siyasetin, sermayenin elinde. İnanın bu dün de öyleydi, ondan önceki gün de öyleydi, bugün de öyle. Emeklilerin ve tüm işçilerin alım gücünün korunması, emeklilikte yaşa takılanların durumu, taşeron işçilerin kadroya alınması, geçici işçilerin çalışma süreleri ile ilgili sorunlar acil çözüm beklemekte. Biz işçiler 17 milyon çalışan olarak bu ülkenin dörtte üçüyüz. 600 tane vekil; bir parti bir tane alıyor bir tane o alıyor. 600 tane vekilin olduğu mecliste 3 tane işçi kökenli vekil olursa işçinin lehine kararları zor beklersiniz” ifadesini kullandı.
Örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması çağrısı da yapan ATALAY, “ Örgütlenmeden rahatsız olmamak lazım. Örgütlenmeyle ile ilgili topyekün mücadele vermek lazım. Kim nerede istiyorsa orada örgütlensin kapı açık sonuna kadar. Siyasi partilerin sendikası olmaz, bakanların sendikaları olmaz. Biz işçinin sendikasıyız. Bu kurum 70 yıldır var. Bir yer örgütlendiği zaman ya kapının önüne koyuyorlar, ya mahkemeye veriyorlar. Aklınıza gelen bütün hileleri yapıyorlar. Mahkemeye gidiyorsun 7 sene sürüyor. Ne han ne hancı kalıyor 7 senede. Sendikal örgütlenmeye karşı olan bazı işverenler emeği sömürmeye devam ediyorlar. Geçmişten beri gıda ve enerji gibi kritik öneme sahip sektörlerin özelleştirilmemesi gerektiğini dile getiriyoruz. Şeker Sendikası’nın Aksaray’da 7 sene kaldı. Hiçbir şey kalmadı ortada” dedi.
TÜRK-İŞ’i ve çalışma hayatını üniversite yıllarından itibaren yakından takip ettiğini kaydeden Bakan BİLGİN, çeşitli projelerde ve eğitimlerde TÜRK-İŞ ve bağlı sendikalar ile uzun yıllar birlikte çalıştıklarını söyledi.
BİLGİN, TÜRK-İŞ’in, Türkiye’nin çok partili hayata geçmesinden sonra 1952’de kurulduğunu anımsatarak, “Sendikalar demokrasi ile birlikte varlardır, işçi hareketi demokrasi içerisinde gelişir. Sendikalar ilk kurulduğunda sendikalara karşı patronların negatif bakış açısı vardı. Sadece patronların mı, herkesin birtakım ön yargıları vardı. Oysa sendikalar demokratik toplumların ürünüdür, demokrasinin kurumlarıdır.” diye konuştu.
Sendikal mücadelenin aynı zamanda bir demokrasi mücadelesi olduğunu vurgulayan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Prof. Dr. Vedat BİLGİN, şunları söyledi:
“Biz emek mücadelesini vatan mücadelesinin bir parçası olarak görürüz. Vatan ve emek, bunlar ayrılmaz bir bütündür. İşçinin emeği vardır ama bir de vatanı vardır. Bunlar ayrılmaz bir bütündür. Ama demokrasi onun üçüncü unsurudur. Emek, vatan ve demokrasi bunların üçü birbirinden ayrıldığı zaman orada ya antidemokratik rejim kurulur ya vatan tehlikeye girer ya da emek örgütleri etkisiz hale getirildiği için orada insan hakları yok olur. Demek ki emek mücadelesi aynı zamanda bir insan hakları mücadelesidir ve temelini oluşturur.” dedi.
28 Şubat ve 15 Temmuz’a değinen Bakan BİLGİN, “Ne zaman ki TÜRK-İŞ kalktı 28 Şubat’ta Türkiye’ye giydirilmeye çalışılan deli gömleğini ve faşizan yönetimi reddetti o zaman TÜRK-İŞ demokrasiye de vatana da ve emeğe de gerçek anlamda sahip çıktı diyebiliriz. Sayın Genel Başkan Ergün ATALAY’ın 15 Temmuz’daki katillere, dışarıdan kumanda edilen cemaat adlı, cemaat falan yok bir istihbarat örgütünün Türkiye’deki operasyonuna karşı meydanlarda çıkıp Türk işçisinin yiğitçe bu darbe girişiminin, bu işgal girişiminin karşısında durduğunu ve haykırmasını da bu mücadelenin bir parçası olarak görüyorum.” dedi.
Bakan BİLGİN, “Biz, örgütlenme hakkının sonuna kadar savunulmasından yanayız, sonuna kadar savunucusuyuz ve örgütlenme hakkına karşı çıkan kim olursa olsun onun karşısındayız. Burada hiç kimsenin tereddüdünün olmaması gerekir.” ifadelerini kullandı.
Konuşmaların ardından Manisa’nın Soma ilçesinde 2014’te meydana gelen maden faciasında şehit olan Ahmet Soluk’un eşi Eda Soluk’a 70. Yıl plaketi verildi.