Bu yıl da dünyanın büyük bir bölümünde emekçiler, 1Mayıs’ı daha da ağırlaşan sorunlarla mücadele ederek karşıladı. Kovid-19 salgının etkisinin hissedildiği, yeni salgın risklerinin insanları tedirgin ettiği, yüksek enflasyon, gıda arzı sorunu ve çatışmaların yaşandığı bu ortam, en çok çalışanları olumsuz etkiliyor. Bu nedenle TÜRK-İŞ olarak bu yıl 1 Mayıs’ta ana temamızı “Hayat Pahalılığı ve Sendikal Örgütlenmenin Önündeki Sorunlar” olarak belirledik. İstanbul başta olmak üzere 81 ildeki ortak basın açıklamalarımızla hayat pahalılığı, örgütlenmenin önündeki engeller, geçici işçilerin sorunları, emeklilerin geçim koşulları ve EYT’lilerin taleplerinin de aralarında olduğu konuları dile getirdik. Dört bir yana astığımız pankartlarda, “Sendikasızlaştırmaya, güvencesiz çalıştırmaya, geçici işçiliğe, kamuda taşeron işçiliğine son. Emeklilikte yaşa takılmaya, hayat pahalılığına hayır. İnsanca yaşamak istiyoruz.” dedik. Açıklamalarımızla sadece işçilerin değil tüm çalışanlarla birlikte emekliler, emekçiler, engelliler ve kadınlar başta olmak üzere toplumun her kesiminin sesi olduk.
* * *
Ülkemizde son iki yıldır yaşanan yüksek enflasyon, ücretleri eritirken, çalışanların alım gücünü önemli ölçüde düşürdü. Çalışanların sofrasındaki lokmayı her geçen gün küçülten bu süreç, öyle görünüyor ki bir süre daha devam edecek. Gıdadan akaryakıta, elektrikten doğalgaza varıncaya kadar birçok her ürün ve hizmete günbegün gelen zamlar, artık baş edilemez hal aldı. Bunu TÜRK-İŞ’in her ay düzenli olarak yaptığı araştırmada da net olarak görüyoruz. Araştırmamıza göre, Temmuz ayında 4 kişilik ailenin açlık sınırı 6.8^0 TL, yoksulluk sınırı 22.280 TL’ye ulaştı. Bu tablo, çalışanları koruyacak acil tedbirlerin alınmasını gerekli kıldı. “Olağan dışı fiyat artışları yaşanırken, ücretlere yapılacak zamlar için yıl sonu beklenmemeli ” diyerek asgari ücrette ARA ZAMMI ülke gündemine getirdik. Bu yöndeki talebimiz ve çağrımız hükümeti harekete geçirdi. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun toplantıları sonucu Asgari Ücret, 1 Temmuz’dan itibaren geçerli olmak üzere %30 artışla NET 5 bin 500 liraya yükseldi. Uzun yıllar yürüttüğümüz mücadelemizin sonucu olarak tüm ücretlerde asgari ücret kadar olan kısım 1 Ocak 2022 itibarıyla vergi dışı bırakılmıştı. Vergi dışı kalan bu rakam da asgari ücrette yapılan ara zammın ardından 5 bin 500 lira oldu. Buna rağmen, asgari ücretliler dışındaki çalışanlar ocak ayında aldıkları ücretleri artan vergi dilimleri nedeniyle aralık ayında alamamakta. Adil bir vergi sistemi için çalışanlar üzerindeki vergi yükü hafifletilmelidir.
* * *
Ülkemizde yaklaşık 16 milyon sigortalı çalışanın sadece 2,2 milyonun sendikalı olduğu bir tabloyla karşı karşıyayız. işçilerin sadece yüzde 1 ¿Tünün herhangi bir sendikaya üye olduğu bu oran Türkiye’ye yakışmıyor. iş yerlerinde sendikal örgütlenmeyi engelleyen işverenler, işçilerinin sırtından servetine servet katmaya devam ediyor. Ülkemizde sendikal örgütlenme, herhangi bir işveren ya da bürokratik baskı olmadan sağlanabllmeli. Sendikaları ve sendikalaşmayı; kuralsızlığının, kayıt dişiliğinin ve emek sömürüsünün önündeki engel olarak gören bu işverenlerle mücadelemizi yılmadan, yorulmadan sürdüreceğiz. Her fırsatta emekten, alın terinden dem vuran işveren siyasetçilerden de bu konudaki samimiyetlerini göstermelerini bekliyoruz. Bu patron siyasetçilerin öncelikle kendi iş yerlerinde sendikal örgütlenmenin önünü açmasını istiyoruz. Sendikalar demokrasinin olmazsa olmazı ve demokrasiyi besleyen damarlardan biridir. Sendikalı çalışan sayımız artıkça, sendikalarımız güçlendikçe demokrasimiz güçlenecektir. Bu sayede hem kayıt dişilik hem de emek sömürüsü son bulacaktır.
* * *
işçilerin tek sorunu elbette sendikal örgütlenme de değildir. Taşeron işçilerinin kamu kurum ve kuruluşlarındaki istihdam biçimiyle ilgili sıkıntılar da halen devam ediyor. 10 ay çalışıp, 2 ay işsiz bırakılan yaklaşık ¿10 bin geçici işçinin durumu bu sorunların başında geliyor. Mevcut ekonomikşartlarda ailelerinin geçimini sağlamak zorunda olan bu işçilerin, işsiz kaldıkları
1 ay boyunca nasıl geçineceğini herkes dert edinmelidir. Bu işçilerin, Kamu Çerçeve Protokolüyle hüküm altına alınan kadro hakları verilmeli, tayin hakları sağlanmalı ve üzerlerindeki emeklilik dayatması da bir an evvel son bulmalıdır.
Dün olduğu gibi bundan sonraki süreçte de TÜRK-İŞ olarak geçici işçilerin kadro taleplerini her yerde ve her fırsatta en yüksek sesle dile getirmeye devam edeceğiz. Bu arada geçici işçiler gibi taleplerinin takipçisi ve destekçisi olduğumuz diğer bir kesim kamuoyunda “EYT” olarak bilinen Emeklilikte Yaşa Takılanlardır. Bu konuda bir yerden başlamak, bir şeyler yapmak lazım. Bir an önce bu mağduriyet giderilmeli ve EYT’lilerin geçmişe dönük kazanılmış hakları verilmelidir.
* * *
Şunu herkesin bilmesi lazım; Çalışma hayatındaki birçok sorunun temel nedeni sendikasızlıktır. Sendikal örgütlenme emekçilerin can simididir. TÜRK-İŞ, sendikasız çalışanların umududur, insanların evden çıkmaya korktuğu, en yüksek vaka sayılarının görüldüğü, sokağa çıkma yasaklarının olduğu salgın döneminde canlarını tehlikeye atarak çalışan motokuryeler sendikasız kesimlerin başında gelmektedir. Büyük bir emek sömürüsüyle karşı karşıya olan motokuryeler, işverenlerinin tehdit ve engellemelerine rağmen sendikal mücadelelerini yılmadan sürdürüyor. İşletmelerin sendikalaşmaya karşı uydurduğu «esnaf kurye» modeli en güvencesiz çalışma biçimidir. İşletmeler bu aldatmacaya son verip, çalışanların taleplerini karşılamalıdır. Yine sendikasız ve güvencesiz kesimler arasında yer alan sokakta atık kağıt toplayıcıları TÜRK-İŞ>in odağındaki diğer sendikasız işçilerdir. Geri dönüşüme aracılık ederek hem çevreyi koruyan hem de katma değeryaratan atık kağıt toplayıcılarının sosyal güvencesi sağlanmalı, çalışma şartları iyileştirilmeli ve yaşadıkları sorunlar bir an önce çözülmelidir.
* * *
TÜRK-İŞ olarak bu yıl da Uluslararası Çalışma Örgütünün [ILO] düzenlediği 110. Uluslararası Çalışma Konferansı’nda ülkemizdeki çalışanların sesi olduk. Genel kuruldaki hitabımda; salgının çalışanlar üzerindeki olumsuz etkisinden kayıt dışına, sendikal örgütlenmeden Kıbrıs meselesine, taşeron ve geçici işçilerin kadro talebinden iş sağlığı ve güvenliğine kadar birçok konuya değindim. Tabii burada da en önemli gündemimiz herzamanki gibi çalışanların yaşam koşulları oldu. Genel Kurul kürsüsünden, “Asgari ücretli, emekli ve dar gelirlilerin alım gücü korunmalı. Taşeron ve geçici işçiler kadroya, EYT’liler ise emekliliğe hak kazanmalıdır” taleplerini bir kez daha dile getirdim.
* * *
TÜRK-İŞ her siyasi görüşten, her düşünceden, her inanıştan insanların bir araya geldiği 70 yaşında koca bir çınardır. 70 yıldır Türkiye’den yana olan TÜRK-İŞ, işçinin, emekçinin, emeklinin, tüm çalışanların ve mazlumların sesi, güvencesi ve umudu olmuştur. Bu bizim en temel misyonumuzdur.
Bu yıl TÜRK-İŞ’imizin 70. kuruluş yıl dönümü kutlamaları kapsamında 30 Temmuz’da Anıtkabir ziyaret ederek Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün huzuruna çıktık. 31 Temmuz’da önce Çevre, Şehircilik ve iklim Değişikliği Bakanı Sayın Murat KURUM’un katılımıyla Pursaklar’da ¿150 dönüme sahip TÜRK-İŞ 70. Yıl Hatıra Ormam’na 70 bin fidan dikimi için ilk adımı attık. Ardından, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Vedat BİLGİN’in katılımıyla TÜRK-İŞ 70. Yıl Belgeselinin gösterimi yaptık ve kuruluş yıl dönümü resepsiyonumuzu gerçekleştirdik. TÜRK-İŞ’in büyüklüğüne yakışan kutlama programlarımızla İlgili üyelerimizden çok anlamlı geri dönüşler aldık.
Ülkemizin muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için yurdun dört bir yanında gece gündüz alın teri döken 1 milyon 300 bin üyemiz, en büyük güç ve motivasyon kaynağımızdır. 70. kuruluş yıl dönümü vesilesiyle TÜRK-İŞ kuran işçi hareketinin öncülerine, bu mücadeleye emek veren işçi liderlerine şükranlarımızı sunuyoruz