TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu 23. Dönem 19. Toplantısı 18 Mayıs 2019 Cumartesi günü Samsun’da “ülke ve çalışma hayatıyla ilgili gelişmelerin değerlendirilmesi” gündemiyle yapılmış ve aşağıdaki hususların duyurulmasına karar verilmiştir:
1. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Nutuk” olarak adlandırılan konuşması “1919 yılı Mayıs’ının 19’uncu günü Samsun’a çıktım” cümlesiyle başlamaktadır. Tarihe yön veren milli mücadele Samsun’da başlayıp Anadolu’da devam etmiştir. Emperyalizme, fiili ve zihinsel esarete karşı özgürlük ve bağımsızlık destanı verilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti, milletin birlik içinde verdiği bu “istiklal mücadelesi” neticesinde kurulmuştur. Zaferle sonuçlanan Kurtuluş Savaşı mazlum milletlere örnek olmuştur.
Ülkemiz yüz yıl sonra benzeri ekonomik ve siyasal saldırıyla karşı karşıyadır. Kurtuluş meşalesinin 19 Mayıs 1919’da yakılan ilk kıvılcımı bugün de yolumuzu aydınlatmalıdır. Gün Cumhuriyetimize sahip çıkma günüdür. Başta siyasal partiler olmak üzere meslek kuruluşları, işçi ve işveren kuruluşları, tüm milletimiz birlik içinde davranmalıdır.
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, 19 Mayıs’ın 100. Yıldönümünde Samsun’da Cumhuriyetin temel değerlerine sarsılmaz bir kararlılıkla sahip çıkmaktadır. Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle anmaktadır.
2. Kamuoyunun gündeminde tutulan ‘kıdem tazminatının fona bağlanması’ şeklinde özetlenebilecek tartışmalardan işçi rahatsızdır, tedirgindir, sıkıntılıdır. İşçilerin talebi çok açık ve nettir: Kıdem tazminatı mevcut haliyle devam etmelidir. Şimdi çalışmakta olan işçi kıdem tazminatında hangi haklara sahipse, ileride çalışacak işçi de aynı haklara sahip olmalıdır. Kıdem tazminatının ödenmesinde mevcut sıkıntıların aşılması için çalışma yapılacaksa TÜRK-İŞ katkı sağlayacaktır.
İşçi için kıdem tazminatı oğlunun damatlığı, kızının gelinliği, kendisinin güvencesidir. İşçinin sığınabileceği son kaledir. Kırmızıçizgidir. 1 Mayıs alanlarında coşkuyla yankılanan “kıdemime dokunma” kararlılığı dikkate alınmalıdır.
3. Kamuda taşeron uygulaması tamamıyla sona ermemiştir. KİT’lerde ve bazı özel bütçeli kuruluşlarda çalışan taşeron işçilerinin kadro talebi verilen sözlere rağmen bugüne kadar karşılanmamıştır. Geçici işçilerin sorunları da devam etmektedir. 696 sayılı KHK ile kadro verilen taşeron işçilerinin ücret, mali ve sosyal haklarıyla ilgili farklı uygulama ortadan kalkmamıştır. Yaşanan enflasyon karşısında yüzde 4’lük ücret zammı yetersiz kalmıştır. TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, çözüm sağlamaya yönelik düzenlemelerin bir an önce yerine getirilmesini beklemektedir.
4. Sosyal Güvenlik Sisteminde geçmişte yapılan köklü değişikliklerin olumsuz etkisi günümüzde ortaya çıkmıştır. Emekli aylıklarındaki gerilemeden, emeklilikte yaşa takılanlara kadar milyonlarca mağdur ortaya çıkmıştır. Yapılması düşünülen sosyal güvenlik ‘reformunun’ bedeli yine işçi ve emekliye çıkarılmamalıdır. Tamamlayıcı emeklilik olarak adlandırılan bireysel emeklilik sistemi zorunlu olmamalıdır. Tasarruf kararı kişilere bırakılmalıdır. Mevcut emeklilik şartları Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) talebi doğrultusunda yapılmıştır. Ülke ekonomisini IMF dayatmalarından kurtaran anlayışın emeklilik şartlarını da yeniden düzenlemesi daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
5. İşsizlik ve başta gıda fiyatları olmak üzere yaşanan yüksek enflasyon, işçilerin çalışma ve geçim şartlarını olumsuz etkilemektedir. Ücretli çalışanların vergi yükü taşınamaz noktaya gelmiştir. Uygulanan ekonomik ve sosyal politikaların önceliği, başta ücretli çalışanlar olmak üzere toplumun dar ve sabitli kesimler olmalıdır.
6. TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu “Kamu Koordinasyon Kurulu” çalışmalarını değerlendirmiştir. Gelinen aşamada, sendikaların ücret ve sosyal yardım artışlarıyla ilgili tekliflerine kamu işveren sendikalarından karşı teklif vermediği, hükümetten de görüşme çağrısı gelmediği görülmektedir. Birçok işyerinde uyuşmazlık zaptı tutulmuş, arabulucu safhası bitmiş, grev aşamasına gelinmiştir. Bundan sonra izlenecek politika gelişmelere göre kararlaştırılacaktır.
7. Temel insan hak ve özgürlükleri kapsamında anayasal güvenceye alınmış örgütlenme hakkı, demokratik toplumun da temelidir. Anayasamızın 51. Maddesinde “sendika seçme özgürlüğü” hakkı düzenlenmiştir. Bu hakkın kullanımına yönelik uygulamada ortaya çıkan engellemeler, baskılar kabul edilemez. TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, bu temel yaklaşımı dün olduğu gibi bugün de kararlılıkla sürdürmektedir. Baskı, tehdit, siyasetçilerden ve bürokratlardan güç alarak örgütlenme çalışması sendikacılık değildir. Sosyal hukuk devleti uygulamalarının her zeminde her zaman geçerli olması ve savunulması gereği açıktır. İşçinin özgür iradesiyle seçtiği sendikaya herkes saygı duymalıdır.
8. TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulu, Yıldız Sunta AŞ işçilerinin maruz kaldığı mağduriyetin giderilmesini, TÜPRAŞ ve benzeri işyerlerinde üye sendikalarımız tarafından işçilerin hak ve çıkarlarının korunması için uygulanan grevler ile örgütlenme ve toplu iş sözleşmesi sürecinde sürdürdükleri bütün meşru ve haklı eylemleri selamlamakta ve desteklemektedir.