Genel Başkan Ergün ATALAY, Uluslararası Çalışma Örgütünün (ILO), İsviçre’nin Cenevre kentinde devam eden 111. Uluslararası Çalışma Konferansı’nda, Türkiye’nin işçi delegesi olarak Genel Kurul’a hitap etti. ATALAY konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
“Değerli Başkan, Değerli Katılımcılar,
Türkiye işçi delegesi olarak hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ülkemde 6 Şubat 2023 tarihinde “yüzyılın felaketi” olarak adlandırılan, elli binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği, 100 binden fazla insanımızın yaralandığı bir deprem yaşadık.
Öncelikle depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Yardım için ilk anda bölgeye koşan, bugün de şehirlerin yeniden inşası için çalışan işçi kardeşlerimi tebrik ediyorum.
Başta BM ve ILO olmak üzere tüm uluslararası kuruluşlara, dünyanın dört bir yanından afet bölgesine gelen arama kurtarma ekiplerine ve yardımlara teşekkür ediyorum.
Değerli Katılımcılar,
Ücretli kesim tüm dünyada ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde işsizlik, kayıt dışı, yoksulluk ve sendikasızlaştırma politikalarına karşı mücadele ediyor.
Gelir adaletsizliği, eşitsizlikler ve güvencesiz çalıştırma dünyanın her yerinde artıyor. Taşeronlaşma ve ölümlü iş kazaları gibi daha pek çok sorunumuz çözüm bekliyor. Ücretlere yapılan zamlar enflasyon nedeniyle kısa sürede anlamsız hale geliyor. Gelişen teknolojiler yeni çalıştırma biçimlerinin ve yeni sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor.
Değerli Katılımcılar,
Özellikle küçük işletmelerde sendikalaşma nedeniyle işten çıkarmalar ve sendika karşıtı faaliyetler devam ediyor. Ülkemizdeki büyük bir otomotiv firmasında olduğu gibi bazı çokuluslu şirketler gelişmekte olan ülkelerdeki sendikal haklara saygıyı göstermiyorlar.
Genel Müdür tarafından vurgulandığı gibi “insana onuruna yakışır iş, sürdürülebilir kalkınmanın temelidir”.
Ekonomideki dönüşüm süreci yaygınlaşan adaletsizliğin önüne geçilebilmesi için daha güçlü sendikal mücadeleyi zorunlu kılmaktadır.
Ülkemizde kamu görevlilerinin sendikal haklarını düzenleyen 4688 sayılı kanun, toplu sözleşme, hakem kurulu ve diğer sosyal diyalog mekanizmaları açısından acilen yeniden güncellenerek, ILO normlarına uygun olarak yeniden düzenlenmelidir.
Değerli Katılımcılar,
Ülkemizde geçtiğimiz haftalarda Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimleri yapıldı. Yüzde 85 katılımla 55 milyon vatandaşımız açık ve şeffaf bir şekilde oyunu kullandı. Seçim sonucunda bazı ülkelerin tavırlarına rağmen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan vatandaşlarımızın özgür iradesiyle yeniden seçilerek güven tazeledi. Ancak, TBMM’deki dağılıma baktığımızda işveren temsilcilerinin çoğunlukta olduğu bir tabloyla karşılaşıyoruz.
Benim ülkem de dahil olmak üzere, çoğu ülkede ücretli kesim nüfusun yüzde 60’ından fazlasına karşılık gelmekte ancak parlamentolarda sadece birkaç kişiyle temsil edilmektedir. Bu şekilde çalışma hayatı sorunlarına kalıcı çözümler üretmek mümkün değildir.
Bugün pek çok insan temiz suya ve yeterli gıdaya ulaşamıyor. Diğer yandan, mutlu bir azınlıksa dünyanın kaynaklarını sömürmeye devam ediyor. Pek çok bölgede terörizm ve savaşlar devam ediyor. Ukrayna Rusya savaşında gördüğümüz gibi.
Savaşın ve terörizmin tek kazananı silah tüccarlarıdır. Terörü destekleyen ve teröristlere kucak açan bazı ülkeler, geçmişte ülkemize silah ambargoları uyguladılar. Buna rağmen savunma sanayisinin başarısı ortada.
Sektörde binlerce eğitimli ve kalifiye işçi çalışıyor. Bugün aynı tavrı vize konusunda yaşıyoruz.
Kutsal kitapları yakan, terörizme destek veren ülkeler, hızlı bir şekilde NATO’ya girmeye çalışırken, Türkiye’nin önüne AB üyeliği için yıllardır adil olmayan engeller getiriliyor. Göçmenlere karşı güvenlik kalkanı gibi gördükleri Türkiye ile imzaladıkları anlaşmaları ihlal ediyorlar. Avrupa’da milyonlarca soydaşımız yaşıyor. Ama vatandaşlarımız vize kuyruklarında bekletiliyor veya vize alamıyorlar.
Türk halkının önemli bir bölümü, AB ülkelerinin siyasi nedenlerle vize sürecini zorlaştırdığını düşünüyor.
İşçi hak ve özgürlüklerini korumak ve geliştirmek istiyorsak, hangi milletten olursa olsun önce insana saygıyı ve demokrasiyi dünyada hakim kılmalıyız.
Birleşmiş Milletlerin Evrensel İnsan Hakları Beyannamesini kabulünün üzerinden geçen 75 yılın ardından bugün yine BM kürsüsünden özellikle batılı ülkelere insan haklarını hatırlatmak ihtiyacı duydum.
Hepinize saygılarımı sunuyorum.” dedi.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)
ILO, hükümet, işveren ve işçi temsilcilerinin yer aldıkları üç taraflı tek BM kuruluşudur. Bu üçlü yapı sayesinde ILO, 185 Üye Devletin hükümetlerinin ve sosyal ortakların çalışma standartları ve politikalarını serbestçe ve açıkça tartışabildikleri kendine özgü bir forum niteliğindedir.
Uluslararası Çalışma Konferansı
Uluslararası çalışma standartları ve ILO’nun genel politikaları her yıl toplanan Uluslararası Çalışma Konferansı tarafından belirlenir. Sıkça emeğin uluslararası parlamentosu olarak atıfta bulunulan Konferans aynı zamanda belli başlı toplumsal ve çalışma yaşamına ilişkin konuların tartışıldığı bir forum durumundadır.