.
Sayın Bakanım,
ILO’nun kıymetli temsilcisi,
Yurtdışından konferansa teşrif eden değerli katılımcılar,
İşçi ve memur sendikalarımızın değerli başkanları,
Değerli bürokratlar ve işadamları,
Bu konferansı düzenleyen başta Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’e ve bakanlığın değerli personeline, temsil etmekten gurur duyduğum TÜRK-İŞ adına teşekkür ediyor, hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
Bu yıl “İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı”nın yedincisi bugün burada gerçekleşiyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın özverili çalışması ve gayreti ile son iki yıldır bu konferans uluslararası düzeyde yapılıyor. Bütün dünyada ve özellikle ülkemizde çok hassas ve önemli bir konu olan iş sağlığı ve güvenliği konusunu, uluslararası bir platforma taşıyan Sayın Bakanımız ve çalışma arkadaşlarına ayrıca teşekkür ediyorum.
Değerli Katılımcılar;
Bugün basına yansıyan haberler arasında Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in bir açıklaması yer alıyordu. Sayın Şimşek; ülkemizde toplanan vergiler içerisinde en büyük payın işçilere ait olduğunu ifade ediyor. Ancak altını çizerek vurgulamak istiyorum, toplanan vergilerin içerisinde en yüksek payın değil en düşük payın işçilere ait olması, ülkedeki gelir adaletini sağlamak için azami derecede gereklidir. Bugünkü durum vergi sisteminin mantığına dahi aykırıdır.
Değerli katılımcılar;
Ülkemizde her gün ortalama iki yüz iş kazası meydana gelmektedir. Bu iş kazaları neticesinde her gün hayatını kaybeden işçi sayısı ile ilgili farklı görüşler yer almaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza göre her gün ortalama iki işçi iş kazası sebebi ile hayatını kaybetmekte, bize göre de her gün dört işçi iş kazası sebebi ile yaşamını yitirmektedir. Bununla birlikte her gün ortalama beş işçi iş kazası sebebi ile iş göremez duruma gelmektedir. Rakamlara nereden bakarsak bakalım ortadaki durum ürkütücü boyuttadır.
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Sayın Aslan da ifade etti; ülkemizde meydana gelen iş kazalarının yüzde 90’ı örgütsüz işyerlerinde gerçekleşmektedir. İşçi sağlığı ve iş güvenliği için alınacak önlemler arasında en önemlilerinden bir tanesi sendikal örgütlülüktür. Ancak ülkemizde on işçiden sadece bir tanesi sendikalı işçidir.
Sendikalı işçi sayısının bu kadar düşmesinde ülkeyi idare edenler birinci derecede sorumludur.
Ancak, işçi sendikalarının da kendilerini muhakeme etmesi, sendikal örgütlenmenin bu duruma gelmesindeki sorumluluklarını gözden geçirmeleri gerekmektedir. Çünkü sendikal örgütlenmenin mevcut durumunda az da olsa sendikalar da sorumludur.
Değerli katılımcılar;
6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası Haziran ayının başında ikinci yılını tamamlayacak. Bu yasanın çok daha önce hazırlanıp yürürlüğe girmesi gerekirdi. Ancak çeşitli sebeplerle yıllarca ötelenerek bu zamana kadar bekletildi. Bu yasanın hazırlanıp yürürlüğe girmesi sürecinde Sayın Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in karşılaştığı engelleri, sorunları en iyi bilenlerden biri de benim. Bütün olumsuzluklara rağmen bu yasanın yürürlüğe girmesinde emeği geçen herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Değerli katılımcılar;
Ülkemizde yasaların belirlediği sınırlar çerçevesinde üretim yapan, işçilerin sosyal güvenlik primlerini yatıran, vergisini eksiksiz beyan eden, sendikal örgütlenmeyi destekleyen işverenlerimiz var. Bu işverenlerimize yasaların öngördüğü çerçevede dürüst bir şekilde çalıştıkları için teşekkür ediyorum. Çünkü bu anlayışa sahip işverenlerin sayısı genel içerisinde çok az. Bunu kayıtdışı istihdam oranlarından anlıyoruz.
Ülkemizde 3 milyonun üzerinde kayıtdışı çalışan işçi var. Kayıtdışı istihdamı hep birlikte ortadan kaldırdığımızda çalışma hayatına dair sorunlarımızın büyük bir bölümünü halletmiş olacağız.
Değerli katılımcılar;
Konuşmamın başında belirttiğim gibi iş kazalarının en yoğun yaşandığı iki işkolu maden ve inşaattır.
İşçi sağlığı ve iş güvenliği koşullarını yerine getirmediği için Zonguldak bölgesinde çok sayıda maden ocağı kapalı durumdadır. Ancak, gözünü kar hırsı bürümüş kimi işverenler yasadışı olarak insan hayatını hiçe saymak pahasına bu bölgedeki maden ocaklarında üretim yapmaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın denetimlerini artırması ve cezaların caydırıcı bir hale getirilmesi, insan hayatını hiçe sayan bu ocakların açılmasının önüne geçecektir. Ancak bu denetimlerin artırılmasının yanı sıra sendikaların işçi sağlığı ve iş güvenliği eğitimlerine gereken önemi vermesi ve işçilerimizin işçi sağlığı ve güvenliği hakkında daha duyarlı bir hale getirilmesi de önemlidir.
Bu gerekliliğin farkında olan TÜRK-İŞ 2014 yılında 14 ilimizde 3700 işçimizi kapsayacak bir eğitim programı hazırlamıştır.
Değerli katılımcılar;
TÜRK-İŞ Başkanlar Kurulunun 9 Nisan tarihinde aldığı karar doğrultusunda bu yıl 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Gününü İstanbul’da Kadıköy Meydanında kutladık. Bununla birlikte 81 ilimizde de 1 Mayıs kutlamaları yapıldı. Çalışma hayatının, doğal olarak işçilerimizin sorunlarını bu kürsüden yüzbinlere bir kez daha ifade ettik. Burada dile getirdiğimiz sorunları önümüzdeki günlerde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Başta olmak üzere ülkeyi yönetenler ile detaylı bir şekilde görüşeceğiz.
Değerli katılımcılar;
TÜRK-İŞ geçmişten günümüze, ilkelerinden ödün vermeden işçi hak ve menfaatlerini korumuştur. Her zaman işçiden yana Türkiye’den yana olmuştur.
Ülkemizdeki demokrasi anlayışına katkılar yapmaya çalışmış, refah seviyesinin ve gelişmişlik düzeyinin artması için mücadele etmiştir.
Bir ülkede demokrasi, barış ve birlik beraberlik olmazsa hiçbir şey olmaz. Ülkemize komşu bölgelerin durumu ortada. Bugün Mısır’da, Suriye’de, Irak’ta siyasette, sendikacılıkta yapamazsınız.
Bir şeyi açıklıkla ifade ederek konuşmama son vermek istiyorum. Benim ülkem, sendikalarımız, Amerika’dan da, İngiltere den de, İsrail den de, Almanya’dan da daha önemlidir. Bu görüşümüz dünde böyleydi, bugünde böyle, yarında böyle olacak. Hepinize saygılarımı sunuyorum.