TÜRK-İŞ GENEL EĞİTİM SEKRETERİ NAZMİ IRGAT, ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU AÇILIŞ TOPLANTISINDA İŞÇİ KESİMİ ADINA BİR KONUŞMA YAPMIŞTIR. NAZMİ IRGAT, KONUŞMASINDA ŞU İFADELERE YER VERMİŞTİR.
Sayın Bakan,
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun Değerli Üyeleri,
Değerli Basın Emekçileri,
Hepinizi Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu ve şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
2015 yılında geçerli olacak asgari ücreti belirlemek üzere, Bakanlığın çağrısı üzerine toplandık. Asgari ücretle çalışmak durumunda olan milyonlarca asgari ücretli işçi ve ailesi, bu çalışmaların sonucunu merakla, umutla takip etmektedir. Umut ederim ki, beklentilere uygun bir asgari ücreti, bu yıl tespit etme imkanı buluruz.
Asgari ücretli çalışanlar, aileleriyle birlikte insanca yaşamak istemektedir. Ülkede sağlanan büyümeden, ilerlemeden eşit biçimde pay talep etmektedir. Geçim şartlarının iyileşmesini beklemektedir. Hayata karşı daha dayanıklı olmalarına imkan verecek bir asgari ücretin belirleneceği umudunu korumaktadır.
Aslında asgari ücret her türlü ekonomik yaklaşımın dışındadır. Sosyal bir ücret olarak kabul edilmektedir. İşçinin ailesi ile birlikte insan onuruna yakışır yaşam sürdürebilmesi için gerekli tutardır. Belirlenen tutarın altında ücret verilmemesi gerekir. Ancak, işçinin niteliğine göre, asgari ücretin üzerinde bir ücret verilmesi gerekir. İnsan odaklı politikaların uygulandığı ülkelerde asgari ücret uygulaması bu şekildedir.
Devletimizin resmi verilerine göre, işçilerin yüzde 41,65’i asgari ücret düzeyinde bir kazanç elde etmektedir. Asgari ücretin biraz üstünde gelir elde edenlerle birlikte, neredeyse her 3 işçiden 2’si asgari ücretlidir. Bunlar sosyal güvenlik kapsamında olanlar… Kayıtdışı istihdam edilenlerin durumu daha da kötü… Şimdi bunlara göçmen veya sığınmacı olarak ülkemize gelenler de eklendi.
Uygulanan ekonomik ve sosyal politikalarla Türkiye düşük ücret uygulanan ülke konumuna getirilmiştir.
İnsanların çaresizliği ve işsizlik gerekçe yapılarak düşük ücret politikasının sürdürülmesi kabul edilemez. Yokluk ve yoksulluk içinde insanlar, düşük bir ücretle çalışmak zorunda kalabilir. Sosyal devlete yakışan, buna izin vermemek ve gereken tedbirleri almaktır. Yaşama ve çalışma şartlarını iyileştirmektir. Çatışmalara yol açacak gelişmeleri önlemek ve daha fazla toplumsal bütünleşmeyi sağlamaktır.
Hatırlanacağı üzere, halen uygulanmakta olan asgari ücret bizim muhalefetimizle ve fakat işveren-hükümet tarafından birlikte belirlenmiştir.
Ve bugün, yeniden belirleme çalışmalarına başlanan net asgari ücret halen günde 29 lira 70 kuruş düzeyindedir. Bunu 1-2 lira arttırarak çalışanların geçim koşulları düzelmez.
Bu asgari ücretle işçilerin, aileleri ile birlikte gıda, giyim, konut, ulaşım, haberleşme, sağlık, eğitim, kültür ve benzeri temel ihtiyaçlarını karşılayacakları beklenmektedir.
Ülkeyi yönetenler ve işverenler, bunun sihirli formülünü, asgari ücretli işçilerle ve kamuoyu ile paylaşmalıdır. “Çalışan her kimsenin kendisine ve ailesine insanlık onuruna uygun bir yaşayış sağlayan ve gerekirse her türlü sosyal koruma araçlarıyla da tamamlanan adil ve elverişli bir ücret hakkı bulunmaktadır.” Bu ifade, ülkemizin de kabul ettiği İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde yer almaktadır. Ücretin temel insan haklarının güvencesi altında bir sosyal hak niteliği taşıması, asgari ücret kavramının da kaynağını ve temelini oluşturmaktadır.
Komisyonumuz bunun gereklerini yerine getirmek durumundadır.
Asgari ücret belirlenirken, asgari ücretliye haksızlık yapılmaktadır. Devletin resmi kurumu tarafından yapılan hesaplama göz ardı edilmektedir.
Hiç şüphe yok ki, asgari ücret çalışmaları sırasında işveren ve hükümet kesimi aynı şeyleri tekrarlayacaktır. Küresel boyutta yaşanan ekonomik kriz, işsizlik, rekabet gücü, yatırım ortamı ve benzeri birçok ekonomik gerekçe ileri sürülecektir. Ancak hiçbir gerekçe, asgari ücretlinin karın tokluğuna, ücretli kölelik koşullarında çalışmak durumunda olduğu gerçeğini değiştirmez.
Asgari ücretli çalışanın ödediği vergi de gelirine göre yüksektir. Asgari ücret almakta olan bekar işçi, bu ay bir üst vergi oranından vergi ödemek durumunda kalmaktadır.
Vergide adaleti sağlanması anayasal bir görevdir. Bunun yerine getirmesi gereken ilk başta Maliye Bakanı ve birlikte görev yaptığı hükümettir. Uygulanan asgari geçim indirimi halen yılbaşındaki asgari ücretin yarısıdır. Bakanlar Kurulu, yetkisi olmasına rağmen bu oranı yükseltmemiştir.
İşçinin sofrasına, rızkına el uzatılmaktadır.
Bu ülkenin sağladığı imkanlarla gelir ve servet elde edenler, ülkeyi yönetme sorumluluğu olanlar, topluma ve işçiye karşı yükümlülüklerini yerine getirmelidir. Refahı adil paylaşmanın gereği yapılmalıdır.
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun Değerli Üyeleri,
Değerli Basın Mensupları,
Asgari ücret çalışmalarında belirleyici olan Hükümetin asgari ücrete olan yaklaşımı ve bakış açısıdır.
Hükümetin 2015 Yılı Programında öngördüğü asgari ücret artış oranları kabul edilemez niteliktedir. Bunu görüşmenin gereği de yoktur. Bunun için kurum temsilcilerinin rapor hazırlaması da gerekmez. “Ben yaptım oldu” zihniyetine sosyal tarafların katılımı meşruiyet kazandırmaz.
Öncelikli olan, asgari ücretli işçinin ailesi ile birlikte karşı karşıya kaldığı ekonomik zulmü ortadan kaldıracak düzenlemeler için adım atılmasıdır. Şimdiye kadar asgari ücret belirlemelerinde sürdürülen kısır döngüyü kıracak bir yaklaşımın gösterilmesidir.
Asgari ücretin yeniden belirlenmesi çalışmalarında, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum artık gerekçe yapılmamalıdır. Asgari ücretle çalışanlardan yine fedakarlık beklenmemelidir.
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun Değerli Üyeleri,
Değerli Basın Mensupları,
Asgari ücret konusundaki yaklaşımımız, savunduğumuz ilkeler bilinmektedir. İşçi kesimi olarak;
Anayasa’da yer alan “geçim şartları” yaklaşımının dikkate alınmasını; İşçinin ailesi ile birlikte günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını mümkün kılacak, insanlık onuruyla bağdaşacak bir tutarın esas olmasını; İşçinin ve ailesinin harcama kalıbının esas alınması ve hesaplamalarda Türkiye İstatistik Kurumu verilerinin kullanılmasını; Bilimsel verilerle hesaplanan net tutarın işçinin eline geçmesinin sağlanmasını; Sanayi/tarım ve yaş, cinsiyet ayırımı yapılmadan ulusal düzeyde tek olmasını; İşçilerin arasında nitelik, kıdem, işin mahiyeti gibi ekonomik amaçlı değerlendirmelerin tümünden bağımsız olarak ele alınmasını, ekonomik ölçülerin ötesinde sosyal bir ücret olarak kabul edilmesini; İşçinin satın alma gücünün ileriye dönük olarak korunabilmesi için gerekli bir iyileştirmenin ayrıca ilave edilmesini; Belirleme yapılırken en düşük devlet memuru maaşının dikkate alınmasını; Gelir dağılımında adaleti sağlamaya yönelik olarak ayrıca refahtan pay içermesini,
talep ediyor ve savunuyoruz.
Beklentimiz; asgari ücretin pazarlık ücreti olmadığı, bilimsel, objektif yöntemler ve güvenilir verilerle tespit edilen taban ücret olduğu genel kabulüne uygun çalışmaların yapılmasıdır.
İşçi kesimi olarak Komisyon çalışmalarına katkımız bu çerçeve içinde mümkün olacaktır.
Yapılacak çalışmaların ülkeye ve taraflara yararlı olmasını ve olumlu sonuçlanmasını temenni ederiz.